27 Ağustos 2010 Cuma
Yasam uzerine fazla geldigi zaman onu zorlama, biraz duraksa, neler
olup bittigine anlam verme.
Mutlaka yanlis bir sey oldu ve dusuncelerin ile dileklerin ayni orantida degildi
ve varligin ile bulusamadi.
Sorun yok, sadece bekle.
Gunes dogacaktir, cimler yeserecektir, cicekler acacaktir, ruzgar esecektir
ve yagmur yagacaktir, zorlamaya gerek yoktur,olmasi gereken kendiliginden olur!
Izlemene devam et, sahitlik guzeldir, hem olayin disindasindir hem de icinde,
o bir dengedir, o anlamlidir, sahit ol, tanik ol, olan ile butunles,
guzellik olanlarin icinden filizlenecektir;
zorlamaya gerek yoktur, olmasi gereken kendiliginden olur!..
Hayat ucbucukla dort arasindadir. ..
Ya ucbucuk atarsin, ya da dort dortluk yasarsin...
NEYZEN TEVFIK
olup bittigine anlam verme.
Mutlaka yanlis bir sey oldu ve dusuncelerin ile dileklerin ayni orantida degildi
ve varligin ile bulusamadi.
Sorun yok, sadece bekle.
Gunes dogacaktir, cimler yeserecektir, cicekler acacaktir, ruzgar esecektir
ve yagmur yagacaktir, zorlamaya gerek yoktur,olmasi gereken kendiliginden olur!
Izlemene devam et, sahitlik guzeldir, hem olayin disindasindir hem de icinde,
o bir dengedir, o anlamlidir, sahit ol, tanik ol, olan ile butunles,
guzellik olanlarin icinden filizlenecektir;
zorlamaya gerek yoktur, olmasi gereken kendiliginden olur!..
Hayat ucbucukla dort arasindadir. ..
Ya ucbucuk atarsin, ya da dort dortluk yasarsin...
NEYZEN TEVFIK
26 Ağustos 2010 Perşembe
24 Ağustos 2010 Salı
Kızılderili kitabesinden
Yalan
Tohumdur.
Bire kırk verir.
Verdiği kırkın her biri
bir tohumdur ki
o da bire kırk verir.
Bilgi
de tohumdur.
Bire yüz verir.
Verdigi yüzün her biri
Bir tohumdur ki;
sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.
Zeka
Sudur.
Tohumlari yeşertir.
Yalanı da bilgiyi de.
Yetenek
Topraktır.
Ne ekersen onu biçersin.
Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter.
Emek
Güneştir.
Tohuma da suya da toprağa da hayat verir..
Kader
Çadırındaki kilim gibidir.
ipliğini Ulu Manitu verir
Sen dokursun.
Deseni sendendir,
renkleri Tanrı'dan.
Şans
Doğal gübredir.
Boktan bir şeydir yani.
Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz.
Kilimine düşerse kirletir. Desenini değiştirir.
Her seyi bombok eder.
Oysa toprağına düşerse besler.
Tohumdur.
Bire kırk verir.
Verdiği kırkın her biri
bir tohumdur ki
o da bire kırk verir.
Bilgi
de tohumdur.
Bire yüz verir.
Verdigi yüzün her biri
Bir tohumdur ki;
sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.
Zeka
Sudur.
Tohumlari yeşertir.
Yalanı da bilgiyi de.
Yetenek
Topraktır.
Ne ekersen onu biçersin.
Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter.
Emek
Güneştir.
Tohuma da suya da toprağa da hayat verir..
Kader
Çadırındaki kilim gibidir.
ipliğini Ulu Manitu verir
Sen dokursun.
Deseni sendendir,
renkleri Tanrı'dan.
Şans
Doğal gübredir.
Boktan bir şeydir yani.
Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz.
Kilimine düşerse kirletir. Desenini değiştirir.
Her seyi bombok eder.
Oysa toprağına düşerse besler.
21 Ağustos 2010 Cumartesi
20 Ağustos 2010 Cuma
Hiç bir şey bilmez, yinede herşeyi bildiğini sanır .
Böyle biri neden başarılı bir politikacı olmasın ?
Bir zamanlar krallara dalkavukluk yapmayı öğrenmek zorunda
olan politikacılar,
şimdide şeçmenleri büyülemeyi,eğlendirmeyi,kandırmayısirin gözükmeyi,
aldatmayı,korkutmayı ya da onlara sirin gözükmeyi öğrenmek zorundalar.
İlerleme anlarında asiller başarılı olur;
çünkü işler onların çıkarına gelişir.
Çöküş anlarında ise alçaklar başarılı olur,aynı nedenle.
Öyleyse dünya ,başarı coskusundan hiç yoksun kalmıyor demektir.
Zincirlenmiş köpekler mülkün en keskin koruyucularıdır,
ilk ısırdıklarıda onları zincirlerinden kurtaranlardır.
Bernard Shaw.
Son dönem siyasi durumumuz beni bu dizeleri yazmaya teşvik etti,
ya da kibarcası esinlendirdi .......Diyeyim :)
Böyle biri neden başarılı bir politikacı olmasın ?
Bir zamanlar krallara dalkavukluk yapmayı öğrenmek zorunda
olan politikacılar,
şimdide şeçmenleri büyülemeyi,eğlendirmeyi,kandırmayısirin gözükmeyi,
aldatmayı,korkutmayı ya da onlara sirin gözükmeyi öğrenmek zorundalar.
İlerleme anlarında asiller başarılı olur;
çünkü işler onların çıkarına gelişir.
Çöküş anlarında ise alçaklar başarılı olur,aynı nedenle.
Öyleyse dünya ,başarı coskusundan hiç yoksun kalmıyor demektir.
Zincirlenmiş köpekler mülkün en keskin koruyucularıdır,
ilk ısırdıklarıda onları zincirlerinden kurtaranlardır.
Bernard Shaw.
Son dönem siyasi durumumuz beni bu dizeleri yazmaya teşvik etti,
ya da kibarcası esinlendirdi .......Diyeyim :)
17 Ağustos 2010 Salı
Yayımlıyacağım yazının sahibi değilim,
ben kendi adıma etkileyici bulduğum içiin paylaşmak
istedim.
Çok içten ve gerçekçi geldi bana :=(
Bir İnsan Sizi Nasıl Siler? Nasıl Ardına Bakmadan Çeker Gider?
Ya Ders Al ya da Taktik!
Hayatta her zaman bir şeyler yaşanır ve biter.
Ve insan ardına hiç bakmadan kaçıp kurtulmak ister bu durumdan.
Ve hiç düşünmeden ve durmadan koşar o kişinin tersine.
Onunla zerre kadar olan teması kesmek için herşeyi yapar, hatta yeni
bir ilişkiye bile
beklemeden başlar.
Onlar için geç değildir bu...
Bir ilişki biter ve yenisi başlar.
Geçmişte yaşananların zerre kadar önemi yoktur bu tür insanlar için.
Onlar sadece yaşar...
Unutur geçmişi kendince, sırf vicdanını susturmak için zorlar herşeyi.
Ne var ne yoksa yapmaya çalışır, yeter ki sussun vicdanı, yeter ki
unutsun geçmişi.
Ama nafile... Kendisi ne kadar unutmak için uğraşsada ve ohh çekip
rahatlasada yani
unuttuğunu sansada, o içinde hep durur.
Ve bir hayat boyu onun peşinden koşar.
Ve yine vicdanını rahatlatmak için sürekli o insanı kötü düşünür, hiç
olumlu düşünmez.
Hep kötü günleri düşünerek, her yaşanan anları ile onu suçlayarak
kendini rahatlatma
ve yeni bir hayata başlatma çabası içine girer. Dedim ya nafile...
Üstü karla kaplı olsada gerçeklerin, elbet bir gün güneş doğacaktır.
O karlar eridiği zaman, kendi gizlediği gerçekler ortaya çıktığı
zaman, anlayacaktır.
Bunu muhakkak yaşayacaktır.
Ah alıp, hiç ardına bakmadan sorgusuz sualsiz terk ettiği kişinin
acısına muhakkak
ortak olacak, onu yaşayacaktır.
Her erkekte veya kadında, kendini rüyada zannedip gerçeği buldum,
mutlu oldum lafları,
aslında yeni bir uykuya dalışın göstergesidir.
O uykuda elbet bitecektir ve acı çektirdiği günleri-rüyaları aynen
uyandığı rüyada
yaşamış olacaktır.
Hayat mı yoksa insanlar mı kalleş bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğim galiba....
Ama öğrendiğim birşey var ki, insanlar gerçekten vicdansız, hele
ettikleri aşk yeminleri,
size bağlılıkları, sensiz olamayacağım lafları YALANDAN başka birşey değil.
İnanmayın ve sakın bağlanmayın, tedbirli olun, çünkü bir gün uçar giderse,
zerre kadar acımaz ve ardına bakmaz.
Senin mutlu olmanı diler ama bunlarda yalandan ibarettir.
Sadece umrunda olmadığı insana son vicdani sözleridir.
Ve anladım ki, tek karşılıksız bitmeyen aşk, Allah aşkıdır.
Bu yazı inşallah ben yaşadığım sürece burada benim bir parçam olarak kalacaktır.
Ve bazı insanlar yeni daldıkları uykularından uyandığı zaman, baş
uçlarında bulacağı
mektuptur bu...
Yazar: Ö... F..... Tarih: Çarşamba, 31 Aralık 2008
16 Ağustos 2010 Pazartesi
Can
"Ey Can !
Şu fâni varlıklara gönül vererek yerlerde sürünme;
aşk kanadını aç da, birazcık yüksel, uç!
Çünkü ay, yerde değildir, yücelerdedir;
gölge ise aşağılardadır!
Dilenciler gibi her kapıyı çalma, her kapıdan bir şey bekleme!
Aklını başına al, yer kapılarını çalma da gök kapısını çal!
Korkma; sen, üstün bir varlıksın!
Elin göklere kadar uzanır; gök kapısını çalabilirsin!"
Mevlânâ
Şu fâni varlıklara gönül vererek yerlerde sürünme;
aşk kanadını aç da, birazcık yüksel, uç!
Çünkü ay, yerde değildir, yücelerdedir;
gölge ise aşağılardadır!
Dilenciler gibi her kapıyı çalma, her kapıdan bir şey bekleme!
Aklını başına al, yer kapılarını çalma da gök kapısını çal!
Korkma; sen, üstün bir varlıksın!
Elin göklere kadar uzanır; gök kapısını çalabilirsin!"
Mevlânâ
13 Ağustos 2010 Cuma
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez!!!
Oscar Wilde
10 Ağustos 2010 Salı
Adamın biri bilge bir kral olmakla ün salmış olan kralın yanına gider.
Krala şunu sorar.
Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük varmadır? Elbette' der. Kaç
bacağın var senin?
Adam soruya şaşırarak iki efendim' der. Kral - Pekala, tek bacağının
üstünde durabilir misin?
Elbette diye cevap verir adam. Kral - O halde hangi bacağın üstünde
duracağına karar ver.
Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir.
Tamam der kral
Şimdi de öteki bacağını kaldır. Adam şaşırır.
Bu imkansız kralım der.
Gördün mü? der kral özgürlük budur.
Sadece ilk kararı almakta
özgürsün. Ondan sonrasında değil.
Hayat gerçekten böyleydi.
ilk kararı alıyordun ve gerisi o ilk karara
bağlı olarak gerçekleşiyordu.
Hayat hata kabul etmiyordu. İlk kararın
doğruysa işler yolunda gidiyordu ama eğer yanlış bir karar aldıysan,
her şey zincirleme yanlış gidiyordu.
Hayat kararlardan ibaretti ve
kararlar birer kibritti.
Doğru yerde ateşlediğinde seni ısıtacak ateş,
çorbanı kaynatacak ateş oluyordu, yanlış yerde ateşlediğin vakit ise
içinde bulunduğun evle birlikte senide yakıyordu.
Hayat öyle basite
alınacak bir oyun değildi.
Oyunun kurallarını bilmen ve ona göre
oynaman gerekiyordu.
Ama çoğu zaman oyunun kurallarını bilmek
yetmiyordu.
Çok daha önemli olan başka bir şey vardı.
Kendini bilmek... Ne
istediğini, neyin seni mutlu edeceğini ve kim olduğunu, neler
yapabileceğini bilmek zorundaydın.
Ancak o zaman doğru kararlar
veriyor ve mutlu bir hayata sahip oluyordun.
Ve kararlar birer kibritti... Ya kendini yakıyordun ya da ısıtıyordun.
Krala şunu sorar.
Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük varmadır? Elbette' der. Kaç
bacağın var senin?
Adam soruya şaşırarak iki efendim' der. Kral - Pekala, tek bacağının
üstünde durabilir misin?
Elbette diye cevap verir adam. Kral - O halde hangi bacağın üstünde
duracağına karar ver.
Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir.
Tamam der kral
Şimdi de öteki bacağını kaldır. Adam şaşırır.
Bu imkansız kralım der.
Gördün mü? der kral özgürlük budur.
Sadece ilk kararı almakta
özgürsün. Ondan sonrasında değil.
Hayat gerçekten böyleydi.
ilk kararı alıyordun ve gerisi o ilk karara
bağlı olarak gerçekleşiyordu.
Hayat hata kabul etmiyordu. İlk kararın
doğruysa işler yolunda gidiyordu ama eğer yanlış bir karar aldıysan,
her şey zincirleme yanlış gidiyordu.
Hayat kararlardan ibaretti ve
kararlar birer kibritti.
Doğru yerde ateşlediğinde seni ısıtacak ateş,
çorbanı kaynatacak ateş oluyordu, yanlış yerde ateşlediğin vakit ise
içinde bulunduğun evle birlikte senide yakıyordu.
Hayat öyle basite
alınacak bir oyun değildi.
Oyunun kurallarını bilmen ve ona göre
oynaman gerekiyordu.
Ama çoğu zaman oyunun kurallarını bilmek
yetmiyordu.
Çok daha önemli olan başka bir şey vardı.
Kendini bilmek... Ne
istediğini, neyin seni mutlu edeceğini ve kim olduğunu, neler
yapabileceğini bilmek zorundaydın.
Ancak o zaman doğru kararlar
veriyor ve mutlu bir hayata sahip oluyordun.
Ve kararlar birer kibritti... Ya kendini yakıyordun ya da ısıtıyordun.
4 Ağustos 2010 Çarşamba
Budur
Dürüstlük insan ahlakının temelidir.
Ama dürüstlük nedir?
Yalan söylememek, kimseyi aldatmamak, kendi çıkarı için başkalarını
kandırmamak, olduğundan başka türlü görünmemek dürüst olmak için
yeterli midir?
Değildir
Çağımızda bunlar da kalmadı elbette, ama dürüstlük bunlardan çok daha
fazla, bunlardan çok daha başka bir şeydir.
Dürüst olmak, gerçekleri kabul etmektir. Dürüst olmak, her şey ve
herkes için aynı ilkeleri geçerli kılmaktır. Dürüst olmak, her zaman
ve her koşulda doğru bildiğinin yanında olmaktır. Bunlardan ötürü de
dürüst olmak çok zor bir şeydir.
Dürüst olmak en başta cesur olmayı gerektirir.
Cesur olamadan dürüst olamazsın.
Yalnız kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.
Çıkarlarından yoksun kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.
Dürüst olmak, bedeli çok ağır bir erdemdir.
Ama zaten bütün bunlardan ötürü de çok değerlidir.
O zaman insan neden dürüst olmanın peşinde koşsun ki?
Böylesine ağır bir yükü kim sırtlanmak ister?
Söze bakarsan herkes dürüst olduğunu söyler. Rahatça ve kolayca.
Ama biraz onların yakınlarında durur, nelerden çıkar sağladığına
bakarsan görürsün ki gerçekte dürüst değillerdir.
Her çıkar, ekonomik çıkar değildir ..
Duygusal çıkarlar vardır, kendi üstünlüğünü kabul ettirmeye dayalı
çıkarlar vardır.
Çok çeşitli çıkarlar vardır.
İnsanı baştan çıkaran da her çeşitten çıkardır.
İşte, insanı dürüst olmaktan uzaklaştıranlar bunlardır.
İnsan önce kendine karşı dürüst olmaktan vazgeçer.
Sonra da buna uygun kılıflar hazırlar.
"Koşullar" der, "'Böyle yapmak gerekiyordu" der, "Sen işin içyüzünü
bilmiyorsun" der, daha sıkışırsa karşısındakini suçlar, tehdit eder,
saldırır.
Ama ne yaparsa yapsın, dürüst değildir.
Gerçekleri kabul etmeye yanaşamaz.
Bir yıl önce "ahlaksal zekâ" konusunda bir yazı yazmıştım.
Ahlakın bir zekâ biçimi olduğunu belirmiştim ki doğrudur.
Dürüstlük de bu ahlaksal zekânın birinci ilkesidir.
Ama bak, dürüstlük insana neleri sağlar?
Öncelikle, dürüstlük özdeğer yaratır. Kendine değer vermeyi öğrenirsin.
Özdeğer kendine saygı duymayı yaratır, özsaygın olur.
Özdeğer ile özsaygı da özgüveni yaratır.
Özgüveni olmayanlara dikkatle bakarsan görürsün ki özsaygıları ve
özdeğerleri ya eksiktir ya da yoktur.
Özgüven, temelsiz bir böbürlenme değildir.
Temelsiz bir böbürlenme, değersizliğini örtmeye yarayan bir özgüven taklididir.
Özgüven, gerektiği zaman ortaya çıkan büyük bir güçtür.
Ama işte özgüven de baba parasıyla, dayı desteğiyle oluşmaz.
Özgüven senin bileğinin hakkıyla kazanacağın bir erdemdir.
Özgüven, dürüstlüğünün sana armağanıdır.
Dürüstlük , yaşamının temel taşı olursa kazanırsın.
Hakkın olanı kazanırsın ki çok değerlidir.
Doğru olanı kazanırsın ki başını hep dik tutmanı sağlar.
Kendini kazanırsın ki en büyük kazancındır.
Geri yanı sana kendiliğinden gelir.
Doğru yerde durana doğru şeyler gelir.
Yaşamanın güzelliği bundan başka nedir ki?
alıntıdır.
Dürüstlükle ilgili okuduğum en güzel tanım bence !
Her kelimesine katılıyorum.
Ama dürüstlük nedir?
Yalan söylememek, kimseyi aldatmamak, kendi çıkarı için başkalarını
kandırmamak, olduğundan başka türlü görünmemek dürüst olmak için
yeterli midir?
Değildir
Çağımızda bunlar da kalmadı elbette, ama dürüstlük bunlardan çok daha
fazla, bunlardan çok daha başka bir şeydir.
Dürüst olmak, gerçekleri kabul etmektir. Dürüst olmak, her şey ve
herkes için aynı ilkeleri geçerli kılmaktır. Dürüst olmak, her zaman
ve her koşulda doğru bildiğinin yanında olmaktır. Bunlardan ötürü de
dürüst olmak çok zor bir şeydir.
Dürüst olmak en başta cesur olmayı gerektirir.
Cesur olamadan dürüst olamazsın.
Yalnız kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.
Çıkarlarından yoksun kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.
Dürüst olmak, bedeli çok ağır bir erdemdir.
Ama zaten bütün bunlardan ötürü de çok değerlidir.
O zaman insan neden dürüst olmanın peşinde koşsun ki?
Böylesine ağır bir yükü kim sırtlanmak ister?
Söze bakarsan herkes dürüst olduğunu söyler. Rahatça ve kolayca.
Ama biraz onların yakınlarında durur, nelerden çıkar sağladığına
bakarsan görürsün ki gerçekte dürüst değillerdir.
Her çıkar, ekonomik çıkar değildir ..
Duygusal çıkarlar vardır, kendi üstünlüğünü kabul ettirmeye dayalı
çıkarlar vardır.
Çok çeşitli çıkarlar vardır.
İnsanı baştan çıkaran da her çeşitten çıkardır.
İşte, insanı dürüst olmaktan uzaklaştıranlar bunlardır.
İnsan önce kendine karşı dürüst olmaktan vazgeçer.
Sonra da buna uygun kılıflar hazırlar.
"Koşullar" der, "'Böyle yapmak gerekiyordu" der, "Sen işin içyüzünü
bilmiyorsun" der, daha sıkışırsa karşısındakini suçlar, tehdit eder,
saldırır.
Ama ne yaparsa yapsın, dürüst değildir.
Gerçekleri kabul etmeye yanaşamaz.
Bir yıl önce "ahlaksal zekâ" konusunda bir yazı yazmıştım.
Ahlakın bir zekâ biçimi olduğunu belirmiştim ki doğrudur.
Dürüstlük de bu ahlaksal zekânın birinci ilkesidir.
Ama bak, dürüstlük insana neleri sağlar?
Öncelikle, dürüstlük özdeğer yaratır. Kendine değer vermeyi öğrenirsin.
Özdeğer kendine saygı duymayı yaratır, özsaygın olur.
Özdeğer ile özsaygı da özgüveni yaratır.
Özgüveni olmayanlara dikkatle bakarsan görürsün ki özsaygıları ve
özdeğerleri ya eksiktir ya da yoktur.
Özgüven, temelsiz bir böbürlenme değildir.
Temelsiz bir böbürlenme, değersizliğini örtmeye yarayan bir özgüven taklididir.
Özgüven, gerektiği zaman ortaya çıkan büyük bir güçtür.
Ama işte özgüven de baba parasıyla, dayı desteğiyle oluşmaz.
Özgüven senin bileğinin hakkıyla kazanacağın bir erdemdir.
Özgüven, dürüstlüğünün sana armağanıdır.
Dürüstlük , yaşamının temel taşı olursa kazanırsın.
Hakkın olanı kazanırsın ki çok değerlidir.
Doğru olanı kazanırsın ki başını hep dik tutmanı sağlar.
Kendini kazanırsın ki en büyük kazancındır.
Geri yanı sana kendiliğinden gelir.
Doğru yerde durana doğru şeyler gelir.
Yaşamanın güzelliği bundan başka nedir ki?
alıntıdır.
Dürüstlükle ilgili okuduğum en güzel tanım bence !
Her kelimesine katılıyorum.
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)