20 Haziran 2010 Pazar

Değerler üzerine

DEĞERLER VE DOĞRULAR

'Yanlış' ve.. 'Değerler'

On bir yaşındaydı ve New Hampshire gölünün ortasındaki adadaki
evlerinde ne zaman eline bir fırsat geçse hemen balığa giderdi.

Levrek avı yasağının kalkmasından bir gün önce, babasıyla akşamın ilk
saatlerinde küçük güneş balıklarından yakaladı. Sonra oltasına yem
takıp, oltayı fırlatma talimi yaptı. Yem suya değdiği zaman gün
batımında suda altın haleleler oluşturmuş, daha sonra gölün üzerinde
ay doğmuştu. Oltasının hızla çekildiğini hissedince, oltaya büyük bir
balık geldiğini anladı. Babası oğlunun balığı çekişini hayranlıkla
izledi. Çocuk sonunda yorgun düşen balığı sudan çıkardı. O güne kadar
gördüğü en büyük balıktı, bir levrek; ama av yasağının kalkmasına
sadece saatler kalmıştı.

Baba-oğul güzelim balığa baktılar, pulları ay ışığında ışıl ışıl
parlıyordu. Babası bir kibrit yakıp saatine baktı. Saat on olmuştu. Av
yasağının bitmesine daha iki saat vardı. Önce balığa, sonra oğluna
baktı.
'Suya geri bırakman gerekiyor, oğlum,' dedi.
'Baba!' diye itiraz etti çocuk ağlamaklı bir sesle.
'Başka balıklar da var,' dedi babası.
'Ama hiçbiri bunun kadar büyük değil!' dedi çocuk.
Göle şöyle bir göz attı. Gölde hiçbir balıkçı teknesi yoktu. Babasının
yüzüne baktı bu kez. Kendilerini hiç kimsenin görmemiş olmasına,
kimsenin ne balığı yakaladıklarını bilmesinin olanaksız olmasına
karşın, babasının sesinden bu konuda hiçbir ödün vermeyeceğini
anlamıştı.

Oltanın ucunu balığın ağzından çekti ve balığı gölün karanlık sularına
bıraktı. Balık suya düşer düşmez, şöyle bir çırpındı ve gözden
kayboldu. Çocuk bir daha bu kadar büyük bir balık tutamayacağından
emindi..

Bu olay bundan tam otuz dört yıl önce oldu. Bugün o çocuk New York
City'nin ünlü mimarlarındandı

Babasının küçük evi hâlâ o adadadır.Oğlunu ve kızlarını hâlâ o adadaki
küçük eve balık tutmaya götürür.

Çocuk haklıydı. Bir daha o kadar büyük bir balık tutamadı.
Fakat'değerler' konusunda bir ikilem yaşadığı zaman hep o balığı
gözünün önüne getirir. Babasından öğrendiği gibi 'değerler', doğru ile
yanlışın ne olduğu konusunda çok basit bir konudur. Güç olan yalnızca
değerlerin uygulanabilmesidir.

Birileri görmediği zaman da doğru olanı yapabiliyor muyuz?
Evet,
küçüklüğümüzde bizlere balığı suya geri bırakmak öğretilseydi, doğru
olanı yapabilirdik. Çünkü gerçeğin ve doğrunun ne olduğunu öğrenmiş
olurduk.

Doğru olanı yapma kararı belleklerimizdeki canlılığını hiçbir zaman
yitirmez. Bu anıyı dostlarımıza ve torunlarımıza göğsümüz kabara
kabara anlatırız.Fırsatlardan yararlanmak değil, doğru olanı yapmaktır
önemli olan.

Hiç yorum yok: