29 Eylül 2011 Perşembe

Sigara paketlerine ne yazılsın sorusuna bir vatandaşımızdan cevap : 'Az iç bebeni gör,çok iç ebeni gör '

27 Eylül 2011 Salı

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre insanların hem fiziki hem de karakteristik özellikleri maddi durumunu doğrudan etkiliyor.

1) Yakışıklı erkekler,ortalama görünümlülere kıyasla %9 oranla daha çok kazanıyor. Çekici kadınların, sıradan görünümlü rakiplerine göre zengin olma ihtimali ise %4 daha fazla.

2) Zeka her şey değildir; IQ seviyesi ‘ortalama’ olanların zengin olma şansı, seviyenin altındakilere kıyasla sadece 1.2 daha fazla

3) Lise yıllarında popüler olanlar, silik öğrencilere kıyasla %10 oranında daha çok para kazanıyor.

4) Boyda uzunluk, gelirde artışla doğru orantıda; ortalamadan uzun olanlar, %1,2 oranında daha varlıklı.

5) Alkol bütün kötülüklerin anası mı? Belki de değil… İçki içenler, hayatlarında hiç içmeyenlere göre yüzde 14 oranında daha varlıklı oluyor.

6) Nikahta keramet var; evlenmek ve evli kalmak gelirinizin % 77 oranında artmasını sağlıyor! Evlilik, aile bütçesine her yıl % 16 oranında artışı da beraberinde getiriyor.

7) Sarışınlar, kumral ve esmerlere göre %7 oranında daha çok para kazanıyor. Ayrıca sarışınların, eşlerinden %6 oranında daha iyi gelire sahip olduğuna dair bir iddia, ekonomi uzmanı David J. Johnston’ın araştırmasında yer alıyor.

8. Hiç sigara içmeyenler, tiryakilere kıyasla yüzde 50 oranında çok para kazanıyor.

9) Genç erkeklerde vücut kitle ensideksinde artış, gelirde % 8 azalmaya neden oluyor. Kadınlarda ise durum daha vahim; yağlanma kazandığınız paranın %12’sini götürüyor! Kadınlarda ise durum daha vahim; yağlanma kazandığınız paranın %12’sini götürüyor!

10) Aileleri üst sınıfta olan ve üniversite eğitimi alan çocukların % 54’ü, ileriki yaşlarda ekonomik açıdan sıkıntı çekmiyor. Fakir bir ailede yetişip üniversteyi bitirenlerin maddi refaha ulaşma oranı da % 84. müşşşş :)

Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk.. Büyüyünce kalbin bile paramparça
olacak!" [Cemal Süreya]

20 Eylül 2011 Salı

Bir kez kalp kırıldı mı,geriye dönüş yoktur bunun.Hiçbir şeye aldırmaz
olursunuz.Mutluluğun sonu, huzurun başlangıcıdır bu." [Bernard Shaw]

Keyifli bir test

Sizlerle eğlenceli bir test paylaşmak istedim ,umarım keyif alırsınız

Çölde yolculuk.

Öncelikle okuduklarınızı zihninizde canlandırıp ,gerçekmiş gibi hayal
etmenizi istiyorum.

1. Hiç sonu yokmuş gibi gözüken bir çölde deveye binmiş
gidiyorsunuz.Yorgunluktan
bitap düşene kadar deveyi sürdünüz .Sizi taşıyan deveye hangi
sözcükleri söylersiniz.?


2.Tam susuzluktan öleceğinizi düşünürkrn ,önünüzde çok güzel bir vaha
göründü.Ama
birisi oraya sizden önce varmış, bu kim? (Tanıdığınız birinin ismini
düşünün ,kim geldi aklınıza )

3.Çölde zaman çok yavaş geçiyor ,uzaktan bir kasabanın ışıkları
görünene kadar sanki asırlar geçti.
Yolculuğun sonuna geldiğinizde neler hissediyorsunuz.

4.Uzun zamandır üzerinde yolculuk ettiğiniz deveyle ayrılma vakti
geldi.Deveden inerken ,yeni bir
sürücü geliyor ve sizin kalktığınız eğere oturuyor.(Yeni biniciyı yine
tanıdığınız insan olsun)






Cevaplar :

1. Deveye söylediğiniz sözcükler aşkın bittiğini farkettiğinizde kendi
kendinize söylediğiniz sözleri
temsil eder.


2.Piskolojide vaha kişinin sorunlarını çözmesini sembolize
edermiş,burada karşılaştığınız kişi
sizi rahatlatmış ,size yardım etmiş yahut güvendiğiniz kişiyi temsil ediyor.

3.Yolculuğun sonunda vardığınız kasaba kırık kalbiniz iyileştiğinde
,duygularınızın yeniden
yola girmesini sembolize eder.Kasabaya vardığınızda hissettikleriniz
,biten aşkınız hakkında
hissetkilerinizi temsil ediyor.

4..Taaaaa taaaaa :)Bu önemli ,yeni binici sizin gizlice rekabet
,kıskançlık hisleri beslediğiniz ya da
için için kızdığınız birisidir ..(Valla ben demedim ,test öyle söylüyor )

Evrim teorisi

19 Eylül 2011 Pazartesi

''Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler sizin mazlumlardan nefret
etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar.'' - Malcolm X
Yıl 1915...

Çanakkale'de kızılca kıyametin koptuğu günler...

Aylardan Mayıs...

Vefa Lisesi Fransızca Muallimi Ahmet Rıfkı her günkü gibi mektepten içeri girer.

Selâm verir Ahmet Rıfkı ama çocuklar selâma bile karşılık vermezler!..

Ahmet Rıfkı iyice şaşırmıştır.

Arka sıralarda oturanlardan biri ayağa kalkarak; "Hocam, mahallemizde
eli ayağı tutan ağabeylerimiz Çanakkale'ye gönüllü gittiler, ama siz
hâlâ buradasınız! Biz de gitmek istiyoruz, fakat yaşımız tutmuyor,
söyler misiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim
ne işe yarar?"

Yaşlı gözlerle sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir.

Arkadaşlarıyla, talebeleriyle vedalaşır, evine gelir.

Ahmet Rıfkı'nın hayattaki tek varlığı yaşlı annesi Ayşe Hanımdır ve
Şehzadebaşı semtindeki evlerinde beraber oturmaktadırlar.

Durumu annesine anlatır, ondan hakkını helâl etmesini ister.

Ardından mahallenin bakkalı, gün görmüş bir zat olan Selâhattin Adil
Efendiye uğrar ve şöyle der:

"Selâhaddin Amca, Allahın izniyle vatanın bağrına saplanmış olan
düşman hançerini çıkartmaya gidiyorum. Senden isteğim, anamı iaşesiz
bırakma! Kısmetse dönüşte borcumu öderim!"

Çeşitli cephelerde savaşa katılır.

19 Aralık 1915 günü şehit olur...

Annesi haberi alır, çok üzülmesine rağmen imanı bütün bir hanım
olduğundan hâdiseyi tevekkülle karşılar.

Aklına, veresiye yiyecek aldığı bakkal gelir.

"Yedi aydır senden veresiye alırız, borcumuzu verelim de oğlum borçlu
yatmasın!" der.

Selâhaddin Efendi şöyle cevap verir:

"Ayşe Hanım, sen okuma yazma bilmezsin, okuma bilen bir yakınını getir
de hesabı o çıkarsın!"

Bunun üzerine Ayşe Hanım, komşusunun kızı Gülşah'la birlikte dükkâna gider.

Selâhaddin Adil Efendi, "Ahmet Rıfkı" bölümünü açarak veresiye
defterini Gülşah'ın önüne koyar!

Gülşah, onlara veresiye defterindeki kırmızı harflerle yazılmış
satırları gösterir.

Şöyle yazıyordur defterde:

"Bu hesap Ahmet Rıfkı'nın kanıyla ödenmiştir, vesselam!"

14 Eylül 2011 Çarşamba

Bir konuşma sırasında adamın biri kadının birine sormuş:
''Nasıl bir erkek arıyorsun?''
Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra adamın gözlerinin içine
bakarak sormus: ''Gerçekten bilmek istiyor musun?''
Adam biraz isteksiz, ''Evet'' demiş.
Ve kadın baslamış anlatmaya...
''Bugün ve bu yaşta bir kadın olarak, bir erkeğe onun benim için
benim kendime yapabilecegimden fazla ne yapabileceğini soracak
konumdayım.
Kendi masraflarımı karşılayabiliyorum; bir erkeğin ya da bir başka
kadının yardımına gerek duymadan evimi idare ediyorum.
Böyle olunca, ''Sen masaya ne koyuyorsun?'' sorusunu sorma
konumundayım.
Adam kadına bakmış. Paradan söz ettigini düşünüyormuş.
Kadın hemen bu düşünceyi düzeltmiş: ''Sözünü ettiğim, para değil.
Ondan öte bir şey istiyorum. Hayatın her alanında mükemmeliyeti
arayan bir erkeğe ihtiyacım var.''
Adam arkasına yaslanıp kollarını kavuşturarak kadından biraz
daha açıklama istemiş. Kadın başlamış anlatmaya:
''Kendini zihnen mükemmelleştirmeye çalışan birini istiyorum,
çünkü sohbet ve zihnen uyarılma arıyorum. Basit bir adama ihtiyacım yok.
Ruhen mükemmelleşmeye çalışan birini arıyorum, çünkü dengesiz
bir birleşmeye ihtiyacım yok.
Inananlarla inanmayanları n bir araya gelmesi felakete yol açar.
Bir kadın olarak yaşadıklarımı anlayacak kadar duyarlı,
ayağımı sağlam basmamı sağlayacak kadar güçlü bir erkek arıyorum.
Saygı duyabileceğim birini arıyorum. Ona boyun eğmem için
onu saymam gerekir. Ben ona ne kadar dürüst ve açıksam,
onun da bana dürüst ve açık olması gerekir.
Kendi işini, hayatını yürütemeyen adama boyun eğemem.
Boyun eğme konusunda sorunum yok... yeter ki buna değer biri olsun.
Tanrı kadını erkeğe eş ve yardımcı olarak yaratmış.
Kendine yardım edemeyen adama ben yardım edemem.''
Kadın aklından geçenleri böyle döküverdikten sonra adama bakmış.
Adam yüzünde şaşkın bir ifadeyle oturakalmışmış:
''Çok fazla şey istiyorsun.'' demiş.
''Değerim çok fazla.'' diye yanıtlamış kadın.
Değeri çok fazla olan bütün kadınlara.../Alıntıdır

6 Eylül 2011 Salı

"Kadınlar asla unutmaz diye bir şey yok. Unutmak zorunda oldukları her
şeyi unuturlar. Ama neyi unuttuklarını asla unutmazlar." [B. Shaw]

Moskova



















Rus porsiyonu





Metro


Moskova ise Petesburgla kıyaslarsak;Aynı muhteşem mimariye sahip değil
ama ,yinede özellikle kominizm döneminden
kalma güzel eserler mevcut.
Büyük şehir olmanın avantajıyla yaşayan bir şehir,alış veriş ,yemek
,kafe imkanları daha fazla.
Müthiş bir metro ağı olmasına rağmen ,inanılmaz bir trafik sorunu
var..Metro ise ana baba günü desem yeridir.
Taksi sorunu ise aynen devam ,Rusyada vatandaşın korsan taksilik
yapması artık yasal gibi.
Cesareti olan bir araca otostop çekip,pazarlık yapabiliyor.


Metro


Metro





Kızıl Meydan

Sn .Petesburg (Leningrad )


Yazlık saray






Büyük Pedro ( Deli Petro)nun çok sevdiği için doldurttuğu atları


Hermitaj müze ( Eskiden kışlık saraymış )



Hermitaj müze


n.Petesburg bataklığın doldurulmasıyla yapılan bir şehir.
Şehirin her tarafı kanal ve köprülerle dolu,mimarisi göz alıcı
.Dünyanın önemli müzelerinden kabul edilen
Hermitaj müzesi bu şehirde bulunmakta .Müzede çok ünlü ressamların
eserlerini görebiliyorsunuz.
Petesburgda yapılacak en turistik gezi ise kanal gezisi ,kanal boyunca
ilerlerken şehrin dokusunu daha iyi
görme şansınız oluyor ( Zira dümdüz bir şehir olduğu için şehri
kuşbakışı görmeniz pek mümkün değil )
Olumsuz taraflarına gelince ; taksi bulmak ,şehrin kasvetli havası
diyebilirim...Rusya'nın geneli 2 ay güneşli olduğu için (temmuz
ağustos )
30 ağustosta orda olmama rağmen ,hava soğuk ve yağmurluydu .İnsanları
soğuk ,turizm olayını daha benimseyememişler..
Özetle şehir güzel lakin,bir Avrupa şehrinin heyecanını verdiğini
söyleyemeyeceğim.