29 Aralık 2009 Salı
heeeeeyyyyttt
Bizler umutsuzluğun olduğu yerde umudumuzu kaybetmeden yürümeyi
biliriz. Her yürüdüğümüz yolda Çakıllar her durduğumuz yerde Çakallar
olsa ne yazar!Ya ölümüne Severiz yada tek kalemde Sileriz!Tarihi Biz
Yazdık..Tarihtende Biz Sileriz
$aÑLıyız $öhretLiyiz Pa$ayIz KraLız rekLamIz MarkayIz FaLaÑız FiLaÑız
KraLıÑa değiL aLayIÑa baSarIz Tek FarkImIz !zm!tL! oLmAmlz!
aLaca KaranLıkta oLsun öLümüm Kısın LambaLarı Kısın aLın GötüRün BüTün
umutLarımı Kaderim DünYada KaLsın...okuSun öLüm FeRmanımı SaVcı
TopLansın üÇ BeŞ dosT oN YaBaNcı KuruSun aRtıK DaRaĞcı...BeNi
HayaLLeRimin BiTTiği YerDe aSın.
BİZ HER NE KADAR LOŞ IŞIK ALTINDA MİNİ ETEKLİ KIZLARLA DANS ETMESİNİ
BİLMESEKTE MAHALLE KÖŞELERİNDE YAGMUR ALTLARINDA DELİKANLICA SEVMESİNİ
HERKESTEN DAHA İYİ BİLİRİZ...
Bu masaLar bo$ kaLmaz gidenin yeri doLar. Bu vazoLara bir$ey oLmaz
yaLniz cicekLer soLar. Gönül kimsesiz yapamaz sevebiLeceği bir dost
arar. Ta$in kaLbi yoktur ama onu biLe yosun sarar...!
Serseriyim sokaklar evim serseriyim adam gibi severim bana bir adım
gelene ben on adım giderim.Dinle cici kız dinle zannedersinki serseri
ağlamaz serseri bi kayboldumu onu kimse bulamaz şimdi anlıyorsunya
şehirlerin asi kızı hiç kimse serseri gibi sevipte aşık olamaz
Biz kimleriz diye sorma biz hayata bosvermislerdeniz. Bize hayat
nedir diye sorma biz hayat deryasinda yüzenlerdeniz. Bizi arama lüks
meyhanelerde biz dost sarabı icenlerdeniz.Bize dost arkadas nedir
diye sorma biz onlar için ölüme gidenlerdeniz.
Bizi Eskiler Tanır Yéniler ôrnek alir Tanımayanlar ise adımızı duyar
İbret Alır..
--tutmayın bizi çok kızarız:)
biliriz. Her yürüdüğümüz yolda Çakıllar her durduğumuz yerde Çakallar
olsa ne yazar!Ya ölümüne Severiz yada tek kalemde Sileriz!Tarihi Biz
Yazdık..Tarihtende Biz Sileriz
$aÑLıyız $öhretLiyiz Pa$ayIz KraLız rekLamIz MarkayIz FaLaÑız FiLaÑız
KraLıÑa değiL aLayIÑa baSarIz Tek FarkImIz !zm!tL! oLmAmlz!
aLaca KaranLıkta oLsun öLümüm Kısın LambaLarı Kısın aLın GötüRün BüTün
umutLarımı Kaderim DünYada KaLsın...okuSun öLüm FeRmanımı SaVcı
TopLansın üÇ BeŞ dosT oN YaBaNcı KuruSun aRtıK DaRaĞcı...BeNi
HayaLLeRimin BiTTiği YerDe aSın.
BİZ HER NE KADAR LOŞ IŞIK ALTINDA MİNİ ETEKLİ KIZLARLA DANS ETMESİNİ
BİLMESEKTE MAHALLE KÖŞELERİNDE YAGMUR ALTLARINDA DELİKANLICA SEVMESİNİ
HERKESTEN DAHA İYİ BİLİRİZ...
Bu masaLar bo$ kaLmaz gidenin yeri doLar. Bu vazoLara bir$ey oLmaz
yaLniz cicekLer soLar. Gönül kimsesiz yapamaz sevebiLeceği bir dost
arar. Ta$in kaLbi yoktur ama onu biLe yosun sarar...!
Serseriyim sokaklar evim serseriyim adam gibi severim bana bir adım
gelene ben on adım giderim.Dinle cici kız dinle zannedersinki serseri
ağlamaz serseri bi kayboldumu onu kimse bulamaz şimdi anlıyorsunya
şehirlerin asi kızı hiç kimse serseri gibi sevipte aşık olamaz
Biz kimleriz diye sorma biz hayata bosvermislerdeniz. Bize hayat
nedir diye sorma biz hayat deryasinda yüzenlerdeniz. Bizi arama lüks
meyhanelerde biz dost sarabı icenlerdeniz.Bize dost arkadas nedir
diye sorma biz onlar için ölüme gidenlerdeniz.
Bizi Eskiler Tanır Yéniler ôrnek alir Tanımayanlar ise adımızı duyar
İbret Alır..
--tutmayın bizi çok kızarız:)
23 Aralık 2009 Çarşamba
biraz da gülümseyin.:)
> 85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir.
> Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
> -"içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
>
> -"Evet, eşim."
>
> -"Ama bayan 25 yaşlarında..."
>
> -"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
>
> -"Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
>
> -"Nesi varmış dedenizin?"
>
> -"Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca
> zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma
> dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi israr etti ve
> hazırlandı. Eee, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı
> eline.Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir
> geyik gördük.Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrultt u ve
> geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."
>
> -"Olur mu, başkası vurmuştur onu."
>
> -"Ben de onu demeye çalışıyorum...
> Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
> -"içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
>
> -"Evet, eşim."
>
> -"Ama bayan 25 yaşlarında..."
>
> -"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
>
> -"Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
>
> -"Nesi varmış dedenizin?"
>
> -"Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca
> zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma
> dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi israr etti ve
> hazırlandı. Eee, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı
> eline.Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir
> geyik gördük.Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrultt u ve
> geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."
>
> -"Olur mu, başkası vurmuştur onu."
>
> -"Ben de onu demeye çalışıyorum...
Hfraliren srısaı
Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz.
Bakın nasıl da duzgun okudunuz, degil mi?
Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz.
Bakın nasıl da duzgun okudunuz, degil mi?
20 Aralık 2009 Pazar
MESNEVİDEN
insanların çoğu insan yiyicidir,onların selam vermelerinden pek emin olma.
Onların hepsinin gönülleri seytanın evidir,insan şeytanının laflarına
şarlatanlıktarına kulak asma.
Agah ol,kötü dostun işvelerine yüz verme,yeryüzüne tuzak kur emniyetle yürü.
Aslanlar gibi avını kendin avla,yabancının hısım ve akrabalarının yaltaklanmasına
kanma.
insanların yerine arazisine evini kurma,kendi işini kendin gör yabancının işini
degil.
EY KARDEŞ SEN TAMAMIYLA DÜŞÜNCE VE FİKİRDEN İBARETSİN,SENDEN GERİYE KALACAK OLAN
KEMİK VE KILDIR.
Onların hepsinin gönülleri seytanın evidir,insan şeytanının laflarına
şarlatanlıktarına kulak asma.
Agah ol,kötü dostun işvelerine yüz verme,yeryüzüne tuzak kur emniyetle yürü.
Aslanlar gibi avını kendin avla,yabancının hısım ve akrabalarının yaltaklanmasına
kanma.
insanların yerine arazisine evini kurma,kendi işini kendin gör yabancının işini
degil.
EY KARDEŞ SEN TAMAMIYLA DÜŞÜNCE VE FİKİRDEN İBARETSİN,SENDEN GERİYE KALACAK OLAN
KEMİK VE KILDIR.
16 Aralık 2009 Çarşamba
İMZAMI ATIYORUM ALTINA SEVGİLİ CAN YÜCELDEN MAL BEYANI
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bir bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapagi
16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Uç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
24-Iki büyük taş kütlesi
25-Bir adet ağaç gölgesi
26-Üç kuş kanadı sesi
27-Bi sürü kedi köpek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
32-Nakit 15 kuruş
ARİSTO
BÜYÜK İSKENDER, FELSEFENİN DUAYENİ SAYILAN ARISTO' YA BİR MEKTUP YAZAR.
''ZAPTETTİĞİM TOPRAKLARDAKİ İNSANLARI TAHAKKÜMÜM ALTINDA TUTABİLMEK İÇİN
NELER YAPMALIYIM ''
DIYE GÖRÜŞÜNÜ SORAR;
1- ÜLKENİN İLERİ GELEN İNSANLARINI SÜRGÜNE Mİ GÖNDEREYİM?
2- ÜLKENİN İLERİ GELEN İNSANLARINI HAPSE Mİ ATAYIM ?
3- ÜLKENİN İLERİ GELEN İNSANLARINI KILIÇTAN MI GEÇİREYİM?
ARİSTO' NUN CEVABI :
1- SÜRGÜNDE TOPLANIP SANA KARŞI BAŞKALDIRIRLAR,
2- HAPİSHANELER MİLİTAN YUVASI OLUR, KONTROLDEN ÇIKAR,
3- ONLARDAN SONRAKİ KUŞAK İNTİKAM HIRSIYLA BÜYÜR, TAHTINI SALLAR.
ÇÖZÜM OLARAK ŞU NASİHATI VERİR:
''İNSANLARIN ARASINA NİFAK TOHUMLARI EKECEKSİN,
BİRBİRLERİYLE SAVAŞINCA HAKEM OLARAK KENDİNİ KABUL ETTİRECEKSİN,
AMA ANLAŞMAYA GİDEN BÜTÜN YOLLARI TIKAYACAKSIN. ''
*( Biri Amerika mı dedi !!)
BİLİNÇ ÜZERİNE.
Yüksek bilinç nedir sorularına bir çok yorum var elbet..
simdi bunun örneklerinden birini varolmanın gücü adlı kitaptan
Eckhart Tolle nin bizzat yaşadığı bir olayı kitabından aktarıyorum.
70 yılların sonunda Cambride üniversitesinde her gün bir kaç arkadaşımla yemek yerdim.
Bazen yakınımdaki masalardan birinde tekerlekli sandalyeye mahkum bir adam otururdu
ve yanında 3 5 kişi otururdu.
Bir gün tam karşımdaki masaya oturdunda ,elimde olmadan yüzüne baktım ve gördüğüm şey
karsısında çok sasırdım.
Adamın bütün vücudu felçli gibi duruyordu
vücudu çok zayıftı ve başı sürekli öne eğik duruyordu.
Yanındaki insanlardan biri dikkatle ağzına yemeğini koyuyordu,büyük bir kısmı
tekrar dışarı dökülüyor başka bir adamın tutttuğu bir tabağa düşüyordu.
Felçli adam anlasılmaz sesler çıkartıyor ve yanındakilerden biri kulagını
onun ağzına yaklaştırıp inanılmaz bir şekilde dediklerini anlayarak
diğerlerine tercüme ediyordu.
Daha sonra arkadaşıma kim olduğunu sordugumda:
Bir matematik pröfösörü olduğunu etrafındakilerinde öğrencileri olduğunu
zaman içinde vücuduna yayılan bir sinir hastalığı olduğunu yaklaşık 5 ay
ömrü olduğunu söyledi.
Bir kaç hafta sonra ben binadan çıkarken adamın elektrikli sandalyesiyle geçebilmesi
için kapıyı tuttuğum sırada göz göze geldik.
Adamın bakışlarındaki netliği görünce bir kez daha sasırdım
hiç mutsuz bir insan gözlerine benzemiyordu.
Direnmekten vazgeçtiğini hemen anlamıştım,tam bir teslimiyet halinde yaşıyordu.
Yıllar sonra son derece saygın uluslar arası bir derginin kapağında resmini görünce
çok sasırdım.
bunca yıldır yaşaması bir yana,dünyanın en ünlü fizikçisi olmuştu ve o adam Stephen Hawkingti....
simdi bunun örneklerinden birini varolmanın gücü adlı kitaptan
Eckhart Tolle nin bizzat yaşadığı bir olayı kitabından aktarıyorum.
70 yılların sonunda Cambride üniversitesinde her gün bir kaç arkadaşımla yemek yerdim.
Bazen yakınımdaki masalardan birinde tekerlekli sandalyeye mahkum bir adam otururdu
ve yanında 3 5 kişi otururdu.
Bir gün tam karşımdaki masaya oturdunda ,elimde olmadan yüzüne baktım ve gördüğüm şey
karsısında çok sasırdım.
Adamın bütün vücudu felçli gibi duruyordu
vücudu çok zayıftı ve başı sürekli öne eğik duruyordu.
Yanındaki insanlardan biri dikkatle ağzına yemeğini koyuyordu,büyük bir kısmı
tekrar dışarı dökülüyor başka bir adamın tutttuğu bir tabağa düşüyordu.
Felçli adam anlasılmaz sesler çıkartıyor ve yanındakilerden biri kulagını
onun ağzına yaklaştırıp inanılmaz bir şekilde dediklerini anlayarak
diğerlerine tercüme ediyordu.
Daha sonra arkadaşıma kim olduğunu sordugumda:
Bir matematik pröfösörü olduğunu etrafındakilerinde öğrencileri olduğunu
zaman içinde vücuduna yayılan bir sinir hastalığı olduğunu yaklaşık 5 ay
ömrü olduğunu söyledi.
Bir kaç hafta sonra ben binadan çıkarken adamın elektrikli sandalyesiyle geçebilmesi
için kapıyı tuttuğum sırada göz göze geldik.
Adamın bakışlarındaki netliği görünce bir kez daha sasırdım
hiç mutsuz bir insan gözlerine benzemiyordu.
Direnmekten vazgeçtiğini hemen anlamıştım,tam bir teslimiyet halinde yaşıyordu.
Yıllar sonra son derece saygın uluslar arası bir derginin kapağında resmini görünce
çok sasırdım.
bunca yıldır yaşaması bir yana,dünyanın en ünlü fizikçisi olmuştu ve o adam Stephen Hawkingti....
KARTALLAR SEÇİM YAPMAK ZORUNDADIR.....ÇÜNKÜ..
Bazen düşündüğüm zaman ,hayvanları ve bitkileri şuursuz olduklarını var sayarak insanlığın büyük bir
yanılgıda olduğunu görüyorum...o kadar ibret verici olaylar var ki beni derin sorgulamaya
itiyor şimdi yazacağım kartalın seçimi beni hep çok etkilemeiştir ve rivayet degildir(bilmeyenler için) yazmak ve paylaşmak istedim.
KARTAL SEÇİM YAPMAK ZORUNDADIR:
Kartallar kuş türleri içinde en uzun ömürlü olanlardandır ortalama 70 yıl yaşar.
Fakat bir kartal 40 yaşına geldiği zaman uzun yaşamak için bir seçim yapmak zorundadır.
Çünkü 40 yaşına eriştiği zaman pençeleri sertleşir ve esnekliğini yitirir.
Bu nedenle beslendiği avları kavrayıp tutamaz,gagası ise içe doğru kıvrılır,kanatlar
yaşlanır ve ağırlasır.
Tüyleri kalınlasan kartalın uçmasıda çok zor bir hale gelir ve bu duruma gelen bir kartal
seçim yapmak zorundadır.
Ya ölümü seçecek,
Ya da yeniden doğusun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.
şayet ikinci seçeneği saçerse,
kartal bir dağın tepesine uçar.
orada bir kaya bulacak ve gagasını sert bir sekilde düşürene kadar kayaya vuracaktır.
ve gagasının tekrar oluşmasını bekleyecek gagası çıktıktan sonra bu yeni gagasıyla
pençelerini sökecektir....ve yeni pençelerinin çıkmasını bekleyecektir.
Ve yeni pençeler çıktıktan sonraysa kanatlarındaki tüyleri yolacaktır.
bütün bu olayalrın ortalama süresi 5 ay civarıdır.
Bütün bu oluşumlarla bir kartal ömrünü 20 yıl veya daha üstü bir yaşam bağıslayan
meshur yeniden doğus uçusunu yapmaya hazırdır artık.....
6 Aralık 2009 Pazar
tarantino:)
Son dönem yapılan brbirinin benzeri aptal filmlerden sıkıldık hepimiz.
neyse bende film protestoma ara verdim filmlere döndüm .
başlıga dönelim,
tarantino stilini çok sevdiğim bir yönetmen
sanatsal degeri tartısılsada kendine has tarzını yansıtmakta usta.
son filmi soysuzlar çetesini yeni izledim.
Artık nazi yahudi filmlerinin agdalana ağdalana gözümüze sokulmasından
çok sıkıldık degil mi?
neyse böyle gına gelmiş bir konuyu tarantino hatrına izledim,
evet evet bu adam işini biliyor bence yine keyifle izliyorsunuz
izlemediyseniz ve tarantino tarzınızsa kaçırmayın derim:)
peh!
Epeydir ruh saglıgımı korumak için basın ve medyadan soyutlamıştım kendimi..
Bugün dayanamadım biraz takip ettim.
Bülent Arınç ın vecizeleri anında sinirimi oynatmaya yetti.
Herkesi aptal yerine koymaya son sürat devam,bir basbakan yalakalığı
yani artık utanmazlık had sahfada..
Acaba bunların yaşadığı ülke diyorum bizim ülke degil mi?
Böyle gerçeklere cok güzel yalan kıyafetlerle allayıp pullayıp pazarlıyorlarki.
umarım hala bu cafcaflı yalanlara inanan saf vatandaşımız kalmamıştır..
Beyefendi diyor ki:
Başbakan mazlum milletlerin ve kişilerin timsaliymiş.
valla dogru servetine servet,konforuna konfor,yanlız kendine olsa iyi
birde yaltakcılar cumhuriyetini kurdular .
Hala utanmada mazlumları temsil ettiğini iddia eden bülent bey,sanırım ki
mazlumun türkçe karsılığını bilmemekte.
Allah büyük herkesin bir devri var ,sizi Allah islah etsin diyorum.
Bugün dayanamadım biraz takip ettim.
Bülent Arınç ın vecizeleri anında sinirimi oynatmaya yetti.
Herkesi aptal yerine koymaya son sürat devam,bir basbakan yalakalığı
yani artık utanmazlık had sahfada..
Acaba bunların yaşadığı ülke diyorum bizim ülke degil mi?
Böyle gerçeklere cok güzel yalan kıyafetlerle allayıp pullayıp pazarlıyorlarki.
umarım hala bu cafcaflı yalanlara inanan saf vatandaşımız kalmamıştır..
Beyefendi diyor ki:
Başbakan mazlum milletlerin ve kişilerin timsaliymiş.
valla dogru servetine servet,konforuna konfor,yanlız kendine olsa iyi
birde yaltakcılar cumhuriyetini kurdular .
Hala utanmada mazlumları temsil ettiğini iddia eden bülent bey,sanırım ki
mazlumun türkçe karsılığını bilmemekte.
Allah büyük herkesin bir devri var ,sizi Allah islah etsin diyorum.
elmas
Elmas ya da işlenmiş haliyle pırlanta,
ısı ve zamanın etkisyle oluşan kömür parçasından başka bir sey degil aslında.
tabi biz kadınlar için bir düşkünlük ve bazıları için önemli bir satatü sembolü.
hiç bir organik madde içermediği için yapısının degişimi sadece 300 ila 10000000 yıl arası
bir zaman oldugu tahmin edilmekte.
Elmas bilinen en sert maddedir ve bir elması sadece başka bir elmas kesebilir.
doga ve varoluşu sorgulayanlar için enteresan bir oluşum ve gerçeklik.
lakin bu elmas piyasası içinde yapılan sömürü ve zülmü düşününce (kanlı elmas filmini izleyenler hatırlayacaktır.)
acaba diyorum bu kadar vahset ,bir kömür parçası içinse değer mi?
bir ara kürk çılgınlıgı vardı ,o zamanlarda kürklerin parlak olmsı için
hayvanları canlı yüzdükleri anlasılınca gerçek kürk modası yerini
yapay kürklere bıraktı.
bence çok yerinde bir gelişim.
aynı sey elmas içinde neden olmasın?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)