28 Temmuz 2012 Cumartesi

''Bir diş gibidir yaşam,
Ne olduğu düşünülmez ilkin,
Öğütmekle yetinilir.
Bir de bakarsınız çürümüş bir gün,
Sızlar, önemsenir.
... Kaygı, özen, bakım…
Ve tamamen iyileşebilmeniz için,
Koparılıp alınması gerek elinizden yaşamınızın…''

Boris Vian

24 Temmuz 2012 Salı

Ama ben budalalıklarla doldurdum yıllarca bütün boş sayfalarımı.C.Süreya

17 Temmuz 2012 Salı

Yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir.
Yol boyunca; yola çıkıp da yürümeyenleri,
Yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları,
Yoldan metafizik uyuşturucularla keyif çatanları,
Tel örgülerle çevirdiği yolu kendisine zindan edip volta atanları,
 Maratona 100 metre koşucusu gibi hızlı gidip, 50.metrede yola yatanları,
Yürüyüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce, yolculuk üzerine zor atanları,
Yürümeyi bırakıp, yol-yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları,
Ayağına batan tek bir dikenin faturasını çıkarıp, ömür boyu tafra satanları,
Beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları,
Yanlış kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin...
Göreceksin dostum...
Aldırma, yürü.
Halil CİBRAN

29 Haziran 2012 Cuma


DİNLERE GÖRE KALKINMIŞLIK ORANLARI

 Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi/Musevi var.
(Kuzey ve Güney Amerika'da 7 milyon, Asya'da 5 milyon, Avrupa'da 2
milyon ve Afrika'da  100  bin Musevi yaşıyor.)
 Peki, kaç Müslüman var: 1,4 milyar Müslüman.
(1 milyar Asya'da, 400 milyon Afrika'da, 44 milyon Avrupada, 6 milyon
Amerika kıtasında.)
 Yani, dünyada 1 Museviye karşın 100 Müslüman var...!!
 - İyi ama Yahudiler Müslümanlardan niçin 100 kat daha güçlü ve daha
zengin ve daha eğitimli ve daha mucitler?
 Tarafsız ve bilimsel yollarla tespit edilmiş nedenlerini öğrenmek
istiyorsanız lütfen okumayı sürdürün...
 Tüm  zamanların en etkin bilim adamı Albert Einstein bir Yahudiydi.
 Psikanalizin babası Sigmund Freud bir Yahudiydi.
 Karl Marks Yahudiydi.

 Tüm insanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bir bakalım:
 Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti.
 Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi.
 Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu.
 Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi.
 Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu.
 Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı.
 Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi.
 Bernard Katz nöromasküler iletişim (kaslarla sinir sistemi arası
iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı.
 Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları,
diyabet, hipertiroid) tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi.
 Aaaron Beck Cognitive Terapiyi (akli bozuklukları, depresyon ve fobi
tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini) geliştirdi.
 Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel
ödülü kazandı.
 Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında
Nobel aldı.
 Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı.
 Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını,
 Benno Strauss paslanmaz çeliği,
 Isador Kisse sesli filmleri,
*Emile Berliner telefon mikrofonunu,
 Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi.
Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti.
 Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.

Peki, ama; son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 104
Nobel ödülü kazanırken,
1.4 milyar  Müslüman, neden yalnızca 3 Nobel kazandı?.
 Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler?

Yahudi  olan ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu
yatırımcılara/işadamlarına ve markalarına bakalım:
 Ralph Lauren (Polo),
 Levi Strauss (Levi's Jeans),
 Howard Schultz (Starbuck's),
 Sergei Brin  (Google),
Michael Dell (Dell Bilgisayarları),
 Larry Ellison (Oracle),
 Donna Karan (DKNY),
 Irv Robbins (Baskins & Robbins),
Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts),
Richard Levin (Yale Üniversitesi'nin kurucu başkanı).

Yahudi inancına  bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım:
Michael  Douglas,
 Dustin Hoffman,
 Harrison Ford,
Woody Allen,
 Tony Curtis,
Charles Bronson,
 Sandra Bullock,
 Billy Crystal,
 Paul Newman,
 Peter Sellers,
George Burns,
 Goldie Hawn,
Cary Grant,
 William Shatner,
 Jerry Lewis,
 Peter Falk...

Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler:
 Steven Spielberg,
 Mel Brooks,
 Oliver Stone,
 Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210),
 Neil Simon (The Odd Couple),
 Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3),
 Michael Mann (Starzky and Hutch),
 Milos Forman (One Flew Over The  Cuckoo's Nest, Amadeus),
 Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat),
 Ivan Reitman (Ghostbusters) ,
 Kohen Kardeşler,
 William Wyler.
 William James Sidis,

Sorun kendinize:
- 250lik IQ derecesiyle dünyaya gelmiş en parlak insan hangi dine mensuptur?
Sorun kendinize:
- Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür?



Cevabı şudur:
 Her çocuğa ve her gence kaliteli eğitim verirler...
 Bu eğitim türü teslimiyetçi değil sorgulayıcı, ezberci değil
araştırıcı ve yaratıcıdır.
(Yani, çözüm odaklı bilgi üretmek/bulmak içindir)



Soru:
>>Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür?
Cevap:

Yanlış eğitim verdikleri ve gelişime yararı olmayan eğitim sistemi
uyguladıkları için !
(Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve
Dayatmacı eğitim.!.)

- Oysa Gezegenimizde yaklaşık 1.476.233.470  Müslüman yaşamaktadır.
- Yani, toplam dünya nüfusu içinde her 5 kişiden biri Müslümandır.
 Her bir Hindu'ya 2 Müslüman düşmektedir,
 Her bir Budist'e karşılık 2 Müslüman vardır ve
 Her bir Yahudi'ye karşılık 100 Müslüman bulunmaktadır.

 Müslümanlar bu kadar kalabalıklar ama neden güçsüzler?

 Nedeni eğitim(sizlik)dir!!

 İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin
tümünde sadece 500 adet üniversite  bulunmaktadır.
 Yani üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir.
 Başka bir deyişle 3 milyon kişi için bir üniversite yapılmıştır
(Bunların kalitesi de başka bir sorundur!).
 Fakat sadece ABD'de 5 bin 758 adet üniversite vardır.

 Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından 2004 yılında hazırlanan
Dünya Üniversitelerinin Akademik Deger Listesine Müslüman çoğunluğa
sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500'e giren tek bir üniversite yoktu.

Neden?..
Yanıt:Kalitesiz ve ezberci eğitim..!!!!!!




OKUMA YAZMA ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!!!!!!

 UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında
okuma-yazma bilenlerin oranı % 89dur.
 Bunların %98'i ise en az ilkokul mezundur ve 100 kişiden 40'ı
üniversite mezunudur.
 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkedeki okuma-yazma oran ise %100dür,
yani bu 15 ülkede okuma-yazması olmayan tek kişiye rastlamak olası
değildir!.

Müslüman ülkelerde durum bunun zıddıdır: 100 kişiden sadece 40ı
okuma-yazma bilir ve herkesin okuryazar olduğu bir tek Müslüman ülke
bulunmamaktadır! Bunların %50si ilkokul mezundur ve sadece %2si
üniversiteyi bitirmiştir.


BİLİM İNSANLARININ ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!

 ABDde toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonyada 5.000dir.
 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı ise
sadece 230  kişidir. (Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir.
Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi
demektir.)  Ve her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı
düşmektedir.

 Teknisyenler bakımından Müslüman çoğunluklu Arap ülkelerdeki durum
daha da kötüdür:
 Her 1 milyon Müslüman Arap nüfus içinde 50 teknisyen bulunmaktadır.
 Hıristiyan dünyasında ise her bir milyon kişi içinde 1000 teknisyen
bulunmaktadır.

NEDEN?..
Yanıt: Kalitesiz-ezberci eğitim ve ARGEye (araştırma geliştirmeye)
yeterli kaynak ayrılmaması...


 Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca % 0,2 sini
araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırıyor.

 Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma-geliştirmeye % 5 oranında,
yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır.

SONUÇ:
 İslam dünyası yeni bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur.
 Ayrıca dünyanın ürettiği bilgiyi kendi halklarına öğretmekte de başarısızdır.


Bunun kanıtı ise ileri teknoloji ihracat rakamlarında saklıdır:

 Pakistanın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran %1dir.
Suudi Arabistan, Kuveyt, Fas ve Cezayirin ise % 0,3tür.

 Hristiyan Singapur'da bu oran % 58'dir.

Gelecek Bilgi temelli toplumların olacaktır.!

Ilginçtir ;
 Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon
doların altındadır.
 Buna karşın 310 milyonluk ABD tek başına 12 trilyon dolar değerinde
mal ve hizmet üretmekte;
 Çin 8 trilyon dolar,
 Japonya 3,8 trilyon dolar ve
 Almanya 2,4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü
eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.)

Mal ve hizmet üretimi ;

 Hristiyan İspanya'da 1 trilyon doların üzerindedir.
 Katolik Polonya 489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir.
 Budist Tayland  545 milyar dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır.

İşin daha acıklı tarafı ise şudur:
 İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi
milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır.

- O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür?
Cevap: Eğitim Yoksunluğu.
 Tam anlamıyla söylersek; kaliteli ve çağdaş eğitim yoksunluğu.

Çok kesin biçimde söylersek;
 Akılcı olmayan, ezberci, teslimiyetçi, din eksenli ve çağdışı eğitim...

Araştırmayı yapan: Dr. Faruk Saleem  İslamabat, Pakistan


Not:
 Japonyada kisinin okudugu kitap 24,5
 Avrupadaki ülkelerde 14 Kitap
TÜRKiYE'DE  iSE  6 KiSiYE 1 KiTAP

5 Mart 2012 Pazartesi

Mazi ,o bir muallim , o bir pir , o bir peder

T .Fikret

23 Şubat 2012 Perşembe

Üzülüyorsun, takma diyorlar.
Kızıyorsun, değmez diyorlar.
Boş veriyorsun gamsız diyorlar.
Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar.
Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar..

Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen ...ölüm sana yakışmadı.
Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler.

Neyzen Tevfik

15 Şubat 2012 Çarşamba

Bir tür İstanbul Ansiklopedisi.
Meraklıysanız günlerce çıkamayabilirsiniz siteden.


http://www.degisti.com/index.php/archives/2685

14 Şubat 2012 Salı

11 Şubat 2012 Cumartesi

Bir laz atasözü ; Yol gidenündür peşinden ağlayamam ,yüreğim ahır deyül öküzü bağlayamam :)

7 Şubat 2012 Salı

Araç kullanırken belli bir noktaya bakmak. Kazaların en büyük nedeni “görmedim” mazereti.
Gözleri arada bir sağa sola kaydırmakta yarar var. Belki inanmazsınız ama siz de görmedim diyeceksiniz.
Aşağıdaki linki çalıştırın. Yanıp sönen yeşil noktaya dikkatle bakın. Sarı noktaların bir veya birkaçını bazan görmeyeceksiniz. Aslında hep oradalar.
http://www.msf-usa.org/motion.html

24 Ocak 2012 Salı

Kan grubunuza göre kişiliğiniz

DÜNYADA KAN GRUPLARININ DAĞILIMI

0 RH pozitif Her 100 kişiden 40´ı
0 RH Negatif Her 100 kişiden 7´si
A RH pozitif Her 100 kişiden 34´ü
A RH Negatif Her 100 kişiden 6´sı
B RH Pozitif Her 100 kişiden 8´i
B RH Negatif Her 100 kişiden 1´i
AB RH Pozitif Her 100 kişiden 3´ü
AB RH Negatif Her 200 kişiden 1´i

En eski kan grubunun "O" grubu olduğunu belirtiliyor. "Herkes 0 grubuyken insanlar çok küçük bir alanda yaşıyorlardı, aynı yemeği yiyor, aynı organizmaları soluyorlardı ve bu yüzden değişim gereksizdi. Ancak nüfus arttığında ve göçler hızlandığında değişimler ivme kazandı. Sonrasında gelişen A ve B gruplarının geçmişi ancak 15 bin - 25 bin yıl öncesine uzanıyor. AB grubu ise çok yenidir." O grubu "Avcı", A grubu "Çiftçi", B grubu "Göçebe" ve AB grubu "Modern" olarak olarak değerlendiriliyor.
Kan gruplarına göre kişilik tahlili


O grubu: Kendine güven, cesaret.
A grubu: Sinirli ve hassas.
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı.
AB grubu: En çekici ve ilginç...

En cesur ve güçlü "O" grubu

Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanıklığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar.Melodik mizaç özelliğine sahiptirler. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayati bir melodi gibi yaşar ve kavrarlar.

İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler. Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Onlara ters düşmeden, olumlu ilişkiler kurmayı başararak yaşarlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.

Amaçladıkları sonuca, büyük uğraşlara kalkışmadan, kolayca ulaşırlar. Onların bu başarılarındaki en büyük etken, dış dünyayla, sudaki hidrojenle oksijen gibi uyumlu olmalarıdır.

Modaya, havaya, zamana hemen uyuverirler. Herhangi birine çok değişik ve ters gelebilecek bir ortam düşünelim. Onlar bu ortam içinde dağılıp şaşırmaz, ürküp sinmez, bir köşeye çekilip donup kalmazlar. Hemen uyum gösterirler. Sivri ve uç düşünceleri, aykırı fikir ve eğilimleri yoktur. Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.

En paylaşımcı "A" grubu


Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Uyumlu mizaç özelliğine sahiptirler. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak araştıran, çevrelerindeki kişiler ile bağlantı ve uyum sağlamaya çalışan kişilerdir. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Ancak aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.

Uyumlular, içinde bulundukları toplumun en ilgi çekici ve en renkli varlıklarıdır. Ancak dayanma ve uyum sağlama yeteneklerinin yetersiz kaldığı ortam ve koşullarda çözülürler. Acınacak, zavallı insanlar olurlar.
Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A´lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar.
Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda toplanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A´ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar. Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A´lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler. A kan grubunda diğer gruplardan daha az grip görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca virüslerin etkisi, AB grubunda da diğer gruplara göre daha azdır.

En uyumlu "B "grubu

Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu. B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O grularından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritimli mizaç özelliğine sahiptir. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden, önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokamotife benzetebiliriz.

Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır.
Bir çok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A gruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanı sıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar. B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.

En çekicisi "AB" grubu

Bu grup sinirli ve hassas A´larla dengeli B´lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karakterdir. Kompleks mizaç özelliği gösterirler. diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.

Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir." Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.


Kan grupları arasında AB çok ender görülür. A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 ´i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir.Bundan 10-12 yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu.Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar´ın evlilik yoluyla bir araya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.

Kan Grubu - Kişilik İlişkisi

Kan gruplarının insan kişiliği ile yakından ilgisi olduğu anlaşıldı. Japon uzmanlar farklı kan gruplarının erkekler ve kadınlar üzerindeki etkilerini konu alan bi araştırmasının sonuçlarını açıklarken, "İnsan vücudunun kimyası ile kişilik arasında önemli bağlar var. Kan grupları bunlardan biri." dedi.




A Grubu Kadını

Para harcamasını çok sever. Seksi iç çamaşırlarına düşkündür. Çocukları çok sever ve çocuk sahibi olduktan sonra eşini ihmal eder. Değişikliği seven biridir.

A Grubu Erkeği
Düzenli yaşamayı sever. İyi bir dost ve konuşmacıdır. Birlikte olacağı kadını seçerken çok titiz davranır.



B Grubu Kadını
İstek doludur. Sekse hiç hayır demez. Para konusunda eli ya çok açıktır ya da cimridir.
.
B Grubu Erkeği
Özgürlüğünün sınırlanmasından nefret eder. Kadınlara saygısı sonsuzdur. Hep neşe dolu bir aileye sahip olmak ister. Yemek konusunda son derece titizdir.





AB Grubu Kadını
Erkeklerin yüreğini hoplatan elbiseler giymeye bayılır. Para konusunda tutumludur. Yemek pişirmekte, mükellef bir sofra hazırlamakta üzerine yoktur.

AB Grubu Erkeği
Aile içinde mutlaka sözünün dinlenmesini, isteklerinin yapılmasını ister. Hoşgörülü ve kararlıdır. En iyi aşıklar bu gruptan çıkar. Eşine ev işlerinde yardım etmekten çekinmez.


O Grubu Kadını
Mutfak masraflarından kısarak kendine hoş elbiseler alır. Çocukları biraz ele avuca geldiğinde hemen çalışma hayatına dönmek, toplumdaki yerini almak ister. Yemek yapmakla fazla uğraşmak istemez. Pratik yemekleri tercih eder.

O Grubu Erkeği
Aşık olduğu zaman birlikte olduğu kadını çok kıskanır. Kalabalığı sevmez. Son derece hareketli, çalışkan ve hırslıdır. Sevgilisine veya eşine sık sık hediye almayı sever.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Tutunamayanlar

Tutunamayan :Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsan boyunda olanları bile vardır.
İlk bakışta dış görünüşüyle insana benzer , yalnız pençeleri ve özellikle tırnakları çok
zayıftır.
Dik arazide ,yokuş yukarı hiç tutunamaz .Yokuş aşağı kayarak iner.( Bu arada sık
sık düşer )
Tüyleri yok denecek kadar azdır .Gözleri büyük olmakla birlikte ,görme duygusu zayıf
tır.
Bu nedenle tehlikeyi uzaktan göremez.


Erkekleri ylnız bırakıldıkları zaman ,acıklı sesler çıkarırlar. Dişilerinide aynı sesle çağırırlar.
Genellikle başka hayvanların yuvalarında (onlar dayanabildikleri sürece ) barınırlar.

Ya da terkedilmiş yuvalarda yaşarlar. Belirli bir aile düzenleri yoktur.
Doğumdan sonra ,ana ,baba,yavru ayrı yerlere giderler .Toplu olarak yaşamayı da bilmezler
ve dış tehlikelere karşı birleştikleri görülmemiştir.

Belli bir beslenme düzenleri de yoktur.
Başka hayvanlarla birlikte yaşarken,onların getirdiği yiyecekle geçinirler.Kendi başlarına kal
dıkları zaman ,genelde yemek yemeyi unuturlar.
Bütün huyları taklit esasına dayandığı için,başka hayvanların yemek yediğini görmezlerse,
acıktıklarını anlamazlar .( bu sırada zayıf düştükleri için avlanmaları tavsiye edilmez)

İç güdüleri tam gelişmemiştir,kendilerini korumayı bilmezler.
Fakat yine taklitcilikleri nedeniyle-başka hayvanların dğüşmesine özenerek kavgaya girdikleri
olur.Şimdiye kadar hiçbir tutunamayanın bir kavgada başka hayvanı yendiği görülmemiştir.
Bununla birlikte hafızalarıda zayıf olduğu için, sık sık kavga ettikleri bazı tabiat bilginlerince
gözlemlenmiştir. (Aynı bilginler ,kavgacı tutunamayanların oldukça azaldığını söylemektedirler )

Din kitapları bu hayvanları yemeyi yasaklamışşa da,gizli olarak avlanmakta ve etleri kaçak
olarak satılmaktadır..
Tutunamayanları avlamak çok kolaydır ,anlayışlı bakışlarla süzerseniz ,hemen yaklaşırlar size.
Ondan sonra tutup öldürmek işten bile değildir.
İnsanlara zararlı bazı mikroplar taşıdıkları tespit edildiğinden,Belediye sağlık müdürlüğü de ,
tutunamayanların kesimini yasak etmiştir.
Yemekten sonra insanlarda görülen durgunluk ,hafif sıkıntı ,sebebei bilinmeyen vicdan azabı ve
hiç yoktan kendini suçlama gibi duygulara sebep oldukları ,hekimlerce ileri sürülmektedir.
Fakat aynı hekimler ,tutunamayanların bu mikropları ,kasaplık hayvanlarada bulaştırdıklarını
ve bu sıkıntılardan kurtulmanın ancak et yemekten vazgeçerek sağlanabileceğini söylemektedirler.

Hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun süre uğraşmış ve bunları sirklerde çalıştırmak
istemişlerdir .Fakat bu hayvanların ,beceriksizlikleri nedeniyle hiçbir hüner öğrenemediklerini
görünce vazgeçmişlerdir. Ayrıca birkaç sirkte halkın karsısına çıkarılan tutunamayanlar,onları
güldürmek yerine mahzun etmişlerdir .( Halk gişelere saldırarak parasını geri istemiştir )


Filden sonra, din duygusu en kuvvetli olan hayvan olarak bilinir.Öldükten sonra cennete gideceği
bazı yazarlarca ileri sürülmektedir.
Fakat toplu ya da tek gittikleri heryerde hadise çıkardıkları için ,bunun pek mümkün olmayacağı
sanılmaktadır.

Başları daima öne eğik gezdikleri için,çeşitli engellere takılırlar ve her tarafları yara bere içinde kalır.
Onları bu durumda gören bazı yufka yürekli insanlar ,tutunamayanları ev hayvanı olarak beslemeyi
de denemişlerdir.

Fakat insanlar arasında barınmaları-ev düzenine ayak uydurumadıkları nedeniyle çok zor olmaktadır.
Beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldırmakta ve evden kovulunca bir türlü gitmeyi bilmemektedirler.
Evin kapısında günlerce acıklı seslerle bağırarak ,ev sahibini canından bezdirmektedirler. ( Bir keresinde
bir ev sahibi dayanamayıp kaçmıssa da ,tutnamayan sahibini kovalayarak ona rahat vermemiştir )

Sehirlere yakın yerlerde yaşadıkları için,onları şehrin içinde,çitlerle cevrili ve yalnız tutunamayanlara
mahsus bir parkta tutarak ,sayılarının azalmasını önlemeyi düşünmenin artık zamanı gelmiştir.


O .Atay

12 Ocak 2012 Perşembe

Bir mitingde en uzak mesafedeki yüzleri bile tanımak artık çocuk
oyuncağı olmuş... Polisin işi çok kolay.....Teknik böyle ilerlemeye devam
ederse... yakın zamanda özel hayat sıfır olacak gibi...
Kalabalıkta bir surat üzerine "2" defa "click" edin ve aynı işleme
devam ettiğinizde o suratın kim olduğu hemen ortaya çıkıyor...
http://www.gigapixel.com/image/gigapan-canucks-g7.html

11 Ocak 2012 Çarşamba

Aristo'dan Üç tespit-üç tavsiye

Pers İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan
büyük bir coğrafya parçasının hakimiyetini ele geçirip imparatorluk
kurmuş, eski Yunan uygarlığının doğuya yayılmasında etkili olmuş ve
... efsanevi bir kahramana dönüşmüş olan Büyük İskender, felsefenin
duayeni sayılan ve batı düşüncesinin en önemli filozofundan biri olan
Aristo'ya bir mektup yazar ve kendisine görüş bildirmesini ister:

"Zapt Ettiğim Topraklardaki İnsanları Tahakkümüm Altında
Tutabilmek İçin Neler Yapmalıyım?"

1- Ülkenin İleri Gelen İnsanlarını Sürgüne mi Göndereyim?
2- Ülkenin İleri Gelen İnsanlarını Hapse mi Atayım?
3- Ülkenin İleri Gelen İnsanlarını Kılıçtan mı Geçireyim?

Aristo'nun tespiti şöyle olur:
1- Sürgünde Toplanıp Sana Karşı Başkaldırırlar,
2- Hapishaneler Militan Yuvası Olur, Kontrolden Çıkar,
3- Onlardan Sonraki Kuşak İntikam Hırsıyla Büyür, Tahtını Sallar.

Çözüm olarak da şu nasihati verir:
1- İnsanların Arasına Nifak Tohumları Ekeceksin,
2- Birbirleriyle Savaşınca Hakem Olarak Kendini Kabul Ettireceksin,
3- Ama Anlaşmaya Giden Bütün Yolları Tıkayacaksın.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Bir gün bu memleketin yanağına öpücük, başucuna da bir not bırakıp gideceğim: Öyle güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım!" /Aziz Nesin/

6 Ocak 2012 Cuma

"Boş yere canı yanmaz insanın. Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen.." [Fuzuli]