30 Kasım 2009 Pazartesi

martı ve fare


Martı plajın üzeriinden uçarken bir fare görmüş,hemen
alçalıp fareye sormuş:
kanatların nerede senin?
Her hayvan kendi dilini konuşur, o yğzden fare
soruyu anlayamamış.
karsısındaki yaratığın gövdesindeki o iki tuhaf iri seye bakıp:
bir hastalığı olsa gerek diye düşünmüş.
Farenin kanatlarına baktığını farkeden martı zavallıcık diye
içinden geçirmiş,bir takım canavarların saldırısına uğramış
herhelde hem kulaklarını sağır etmişler hemde kanatlarını
alıp gitmişler.
Fare için çok üzülen martı ,hayvancağızı gagasıyla tutumuş,
göklerde bir gezintiye çıkarmış.
Gökte uçarken evini özlemiştir belki diye düşünüp
fareyi büyük bir özenle yere bırkmış.
Aradan aylar geçmiş,farenin yüreğine bir hüzün çökmüş,
yükseklerden baktığında ne kadar engin ve güzel bir dünya
gördüğünü anımsamış.
Gelgelelim zamanla yeniden sıradan bir fare olmaya alışmış,
yaşadığı o mucizenin bir düşten baska bir şey olmadığına
inanmış.
Hangi eve dönüp baksam,
bir odası eksik....

Şimdi beni avucunun içine aldın ya,kim olursan ol.
Hersey bosa gidecek bir şey eksik kalırsa.
Açıkca uyarıyorum seni daha fazla üstüme gelmeden,
o sandığın kişi degilim ben,bambaşka biriyim.
Kim benim yolumdan yürümeye kalkar ki?
Kim talip olur benim dostluk ve sevgime?
Yol kuşkulu sonuç belirsiz yok edici belkide
Terk etmen gerekecek başka ne varsa,yanlız ben
umacağım senin biricik ölçütün olmayı.
Çıraklık dönemin bile uzun ve zorlu geçecek o zaman.
Vazgeçmen gerekecek tüm yaşam biçiminden
ve çevrendeki yaşamların uyumundan.
O yüzden bırak beni başın daha fazla belaya girmeden,
çek elini omuzumdan,
beni yere bırak ve kendi yoluna git.

28 Kasım 2009 Cumartesi

Mesneviden küçük hikayeler..



İNSAN ARIYORUM.
Bir rahip elinde bir kandil çarşı pazar dolasıp dururdu,
bir ahmak ona sordu:
böyle güpegündüz elinde kandille ne dolasırsı ne ararsın?
Bir insan arıyorum.
Allah Allah,işte her yer insan dolu:
Hayır hayır, öyle degil insan arıyorum.


AKIL BAŞTA DEĞİL.
Gerçi insanın akıl ve bilgisi yılları semeresidir.
Bilgi ambarının dolması için nice hasat mevsimi gerek.
Saçtaki sakaldaki ak insanın nice seyler gördüğüne bilgi
ambarını doldurduğuna işaret eder.
Ne varki insanın birşey öğrenmeye niyeti yoksa,
akıl ambarını sürgülemisse gelip geçen mevsimler ne yapsın.
Ntekim dünyada iblisden yaşlısı yok ama o hala ilk günkü kopkoyu
cehaletinde...
O halde bilgi ve akılda yaşına layık olmaya bak ,saçını sakalını yalancı çıkarma.






DOSTLARIN DÜSMANINDIR.
A arkadaş !
sen hedefini sasırmış dostu düsmanı karıştırmıssın.
Dostum dediğin herkes seni oyalamakta ,seni yolundan geri koymakta.
Haktan hakikatten ,cennetten .cemalinden uzaklastıran dost nasıl dosttur?
Gerçek sana kapı olandır ,perde olan değil.
Ö nüne düşüp hakka iletendir ,yol kesen degil.
Bu nazara göre seni döve döve hakka kovalayanları zahiren düsman gözükselerde
düşman bilme.Zira hayra vesile olan hayırdır.






ŞEKER EKMEK OLUR MU?
Dış benzerliği iç benzerlik demek değil.
Nasılsa sekeri ekmek kıvamına soksanda isırdınmı tadı şekerdir.
Yediğn seyin şekermi ekmek mi olduğunu anlamak için tatmak lazım.
O halde kalıbı şekere benzeyen adamı şeker sanma.
Bu dünya adamsız elbiseler
elbisesiz adamlarla doludur.

nice insanlar gördüm üstünde elbise yok
nice elbiseler gördüm içinde insan yok.

HORBO HORBO KİM ACABA?


Tamam tuhaf bir başlık haklısınız,
ama bu zat hepinizin son zamanlarda ismini duydugunuz meshurrr birisi konuyu suluandırmadan
hikayeye geçelimmi? buyrun merakınızı gidereyim.
Birinci dünya savaşı sonunda suriye cephesinde kolundan vuuldu namı ordan geliyordu.
savaştan sonra daga çıktı eskiya oldu ,zaman zaman malatyaya iniyordu erzak almak için.
sehir yolunda bir kıza vuruldu adı Emineydi .
sordu soruşturdu :emirler köyünün agası vahap aganın kızıydı 15 yasındaydı.
heyet gönderdi allahın emri,
lakin vahap aga sözü yarıda keser .
bende eskiyaya varilecek kız yok der.
bunun üzerine adamlarıyla köyü basıp kızı kaçırır çolak memo.
küçük emine memonun ilk karısı degildir 13 eşi vardır 3 üncü esini boşar dördüncüyü alırdı.(işi kitabına uydurmuş çolak memo valla neyse devam)
cumhuriyetten sonra mecburen çok eslilige ara verir memo.
birgün kumalar evdeyken(meryem bedriye emine)polisler hırsızlık sucuyla arama yapmaya glirler.
Çolak memo sorulara cevap verirken diger odada gülüsen eşlerine sinirlenir polisler gidince karısı emineyi 3 kattan asagı atar.
bu yüzden 3 yıl hapis yatar.
1933 yılında hapisten cıkar eminenin gönlünü alır.
4 çocukları olur ,kocası ölünce Emine hanım Malatya Mensucat fabrikasında çalışmaya başlar.,büyük ogluna çok güveniyordu okulları hep dereceyle bitiriyordu.
Onu sürekli horbo horbo diye severdi.
bir gün fabrikaya polisler geldi,karakola götürdüler.
Karakolda oglunun Ahmet Emin Yalmana suikast yaptığını öğrendi.
horbo kimdi peki ..ehhh artık yazayım Hüseyin Üzmez olurlar kendileri.
Ha birde hafızaları tazelemek açısından şunuda hatırlatayım..Müslüm Gündüz ve Fadime Şahinin basıldığı evde üzmezin eviydi ülkemizin ihtiyar delikanlısının geçmisinden küçük detaylar.
bu arada kaynak olarak Soner Yalçının son kitabını kullandım...hani merak edenlere..

19 Kasım 2009 Perşembe

esrarını mesneviden çaldım,çaldımsa miri malı çaldım.

Bir düsmanı olan ondan uzaklasıp kaçınca kurtulur.
Ama benim halim bir degişik:
Zira kaçan da benim kovalayanda.
Bir kendi kendime düsman olmuş ,kendi yolumu kesmisim.
Bir yanım iyiliğe koşmakta,diger yanım ona çelme takmakta.
Ne denizlerin dibine dalmak,
ne gökyüzüne çıkmak beni paklar.
İnsan kendinden nasıl kaçar gölgesinden nasıl kurtulur.
O halde ben kendimi ıslah etmediğim takdirde bu kaçıp
kovalamadan bana kıyamete kadar kurtuluş yok.
Duyguda ilk sırayı alan şey
biçimde hep sondadır.


O.Wilde.

15 Kasım 2009 Pazar

ne okusak?

Merheba arkadaşlar,
Son zamanların moda akımı hırsızlık olaylarından biri benim evimde rücü ettigi için
pek blog yazılarıma ilgilenemiyorum bilgisayarsız pek mümkün degil tabi:)
Şimdi hazır bilgisayar bulmusken biraz kitaplardan bahsedelim ne dersiniz?
ne okusak derseniz benim naçizane tavsiyelerim :
Gerrilim severlere elbet üstat
Granje dan koloni
Tess Gerritsen den günahkarı önerebilirim.
film tadında bir roman olarakta
metal fırtına serisinin burak turna kolu 5 inci sini çıkarmış.
bilmeyen varsa küçük bir anekdot
metal fırtına 1 Orkun uçar ve Burak turna birlikte yazdılar,
daha sonra metal fırtına 2 yi yazdılar.
Bu ikinci kitaptan sonra her iki yazarda seriyi yani 3.4. ayrılarak yazdılar
yani farklı sekillerde ..bana sorarsanız ben Orkun Uçar ı daha zevkime uygun buluyorum.
ama Burak Turnada kötü degil.
bu metal fırtına 5 de iki saatlik güzel bir akasiyon filmi tadında okuyabilirsiniz.

arastırma kitabı sevenlere soner yalçının son kitabI

Bu dinciler o bizim müslümanlara benzemiyor adlı kitabı önerebilirim.
Soner Yalçın herzamanki üslubuyla ,şu anda oldukça üzerinde düsünülmesi gereken
toplumsal meseleyi elinden geldigince güzel incelemiş.

Birde malum çok popüler olan bir kitap aşk Elif Şafaktan bahsedeyim.
Neden bilmem ama Elif Şafak bana samimi gelmeyen bir yazardır ve okumam.
bir dostumun ısararlı ricasıyla okudum.
Esasında konu olarak Mevlana ve Tebrizinin hikayesi olduğu için romanda onların ilişkilerinin oldugu bölümler güzel zaten gerçekler oldugu için daha önce den bu konuda okudugunuz kitaplar varsa doyurucu olmayacaktır.
Ama rumiyle hiç ilgilenmemiş biri için bu kitap iyi bir baslangıç olabilir.

Gelelim varolusu sorgulayan kitaplarımıza..
bu güne kadar okudugum bu inasnın iç yolculugunu sorgulayan kitaplardan
Günümüzün diliyle en iyi ifade eden kitap
sprütüel ögretmen olan Eckhart Tolle nin varolmanın gücünü herkese tavsiye edebilirim.
Özllikle insan egosu üzerine olan arastırmalı çözümleri en basit okuyucunun bile anlayabilecegi sekilde gözler önüne sermiş herkes okumalı diyorum.

Birde diger yazarımız var
Mirzakarim Norbekov oda varolussal kitabını olduça matrak ,hatta biraz insanların
körlükleriyle gayet nükteli bir sekilde eglenceli tarzda yazmış okunabilir kesinlikle.

diger yazarımız R .şanal ise
kuantum ve kuran ruhsal ve manevi yol arayanlara tavsiya ederim .

Birde tanrılar okulundan bahsedeyim yazarını hatırlamadım şu an bu dili agır
derin okuyuculardan degilseniz hiç bir sey anlamazsınız ,hatta sıkılabilirsiniz.

Fakat okudugum bütün bu varolussal kitapların ,
hepsinin sasırtıcı derecede Kuran la örtüstügünü söylemek eger Kuran incelemesi
yapmamıs biriyseniz size ütopik gelecek .

Ve şunuda söyleyebilirim günümüzdeki yazarların çabasını takdir etmekle birlikte,
Mevlana nın,Yunus emre nin,ve taririmizdeki kıymetli diger yazarların bunları neredeyse 800 sene önce görmüş olması sasırtıyor beni.

Simdiki uzmanların çogunun bunların üstünde pek bir sey çıkarabileceklerini
umut etmiyorum.aslında cevaplar yıllardır elimizde çoguuz dogru okuyamıyoruz
sorun sadece bu ve bu kadar basit.


Eh madem bu kadar edebiyat yaptım artık noktamı koyayım.

Günlerden bir gün insan virgülü kaybetti:
O Zaman zor ve uzun cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı.

Cümleleri basitlesince düşünceleride basitleşti.
Sonra ünlem işaretini kaybetti,
Alçak bir sesle ve ses tonunu degiştirmeden konuşmaya başladı.

Artık ne bir seye kızıyor nede bir şeye seviniyordu.
Hiç bir sey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.

Bir süre sonra soru işaretini kaybetti ve artık soru sormaz oldu.
Hiçbir sey onu ilgilendirmiyordu,ne evren,ne dünya,nede kendi evi umurundaydı.

Birkaç yıl sonra iki nokta üst üste işaretini kaybetti ve olayların nedenlerini
başkalarına açıklamaktan vazgeçti.

Ömrünün sonuna dogru elinde yanlız tırnak işaretleri kaldı.
Kendine özgü tek düşüncesi yoktu,
yanlız başkalarının düşüncelerini aktarıyordu .düşünceyi unuttu ve böylece son
noktaya ulaştı..

Hepinize iyi haftasonları .