29 Ocak 2010 Cuma

mutlaka okumalı.




Burak Özdemir 2. kitabı LEVH İ MAHFUZ ..B
irinci kitabı Tanrının dogumgünün devamı..
zaten yazar kitabında tanrının dogumgününüde koymuş.
Kitap iki taraflı bir kitap bir tarafı Tanrının dogumgünü
diger taraf LEVH İ MAHFUZ..
içerik olarakta KURAN yorumu..ama klasik din kitabı degil,
kitabta katılmadığım yerler olmakla birlikte ,genelde başarılı ve
aydınlatıcı buldum...en azından denemenizi tavsiye ederim.

KURULU DÜZEN HAPİSHANESİ....

İnsanlar inançlarını değistirmek için kitap okumazlar,
insanlar çoğunlukla mevcut inançlarını güçlendirmek ve
mevcut bilinçlerini güçlendirmek için kitap okurlar.
Mevcut inançları en çok tasdikleyen,onları ayakta yeni argümanları en güzel
şekilde tutan kitap süper bir kitaptır.
Mevcut dünya görüşüne ters gelen kitapsa abuk sabuk tur.
Yazarlar bu gerçeği çok iyi bilirler.
Yazarlık kariyerinde bu yüzden hedef inanç kitlesi belirlerler
ve onlara hitap etmenin yolunu ararlar.
Doğal olarak.....sonuçta bu onların ekmek kapısıdır .
Mevcut okuyucu kitlesini değisime itmek ,yerleşik
yazarlık konseptine göre intihardır.
Her kitabın bir hedef kitlesi ,buluşmak istediği
bir sosyal yapısı vardır.
Varolusun kutsal kitabı KURAN I KERİM müslüman dindarların kitabı
olarak konumlanmış durumda KURAN I KERİM sırtında bi barkod etiketiyle
Kendini sorgulamak ,kendini aşmak, kendini bulmak,inançlar
arası geçisin günümüzdeki adı dönekliktir dostlar....
neye inanıyorsan ona inanmaya devam et .
EEE İiyide neden?
Çünlü biz seninle ilgili planlarımızı ona göre yaptık.
İnsan tekamülünün ,kişisel devriminin önündeki en büyük engel
eskilerin ülfet dedği şey.
herşeye fazlasıyla alışma hiç bir seye sasırmama hali.
geldik gidiyoruz yılmışlığı....
Kurulu düzen üzerinde içinde yattığmız müebbet hapsimiz.
Sabah kaçta kalktığın bellidr.
Gece kaçta yattığın.
O aksam tv de ne izleyeceğin.
kahvaltıda ne yiyecegin.
gece yatarken ne giyeceğin.
İşe hangi yoldan gideceğin.
Yuvarlanıp gittiğin bu dünyada
Hersey belli ve tanımlı.
Neye inandığımız ,hayatı nasıl algıladığımız ,ne için yaşadıgımızda
bu ezberin bir parçası...
Dünyanın belkide en zor kararı
alabildiğne monoton bir hayatın içinde ,kendi kişisel
devrimine imza tabilmek.
En zor olan fakat aynı zamanda en tatlı olan.
Suyun lezzeti değişmez belki ama senin ondan aldığın haz değisebilir.
Devrim yapmak istiyorsan kılıcını kınından çıkarmaktan korkmayacaksın,
kendinimi gerçekleştieceksin? bu mudur kararın?
Ozaman bu yolda karşına çıkan hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın.
Hem devrim yapacaksın ,hem kimseyi kırmayacagım,
üzgünüm böyle hibrit modeli hiç bir devri yok.
Ardında kırgınlıklarımız ,bize muhtaç kalanlarımız ,hatta
kötü konuşanlarımız olacaktır.
Kendini herkesi memnun ederek gerçekleştirmek....
herkes bilsinki böyle bir tekamül yolu yok..
KADERİMİZİ BELİRLEYEN SEÇTİKLERİMİZ DEĞİL,
ASLINDA VAZGEÇTİKLERİMİZDİR.
Neleri geride bırakacağını kimlerle vedalasacagını biliyorsan,
tamamdır yolun açık osun.
Vazgeçmen gerekenden hele bir vazgeç..
yerine gelecek olan seni bulacaktır zaten.
Bu yol kişişel bir devrimin yolu
bir düşün....
Ruhunun ormanları tutşmus
Çatır çatır yanıyor birer birer.
Ne yapacaksın?
Tabi ki su sıkacak ,alevleri boğacaksın.
Mümkün olan en tazyikli suya ihtiyacın var.
Sonuna kadar açacaksın muslukları
unutma bahçe sulamıyorsun sen.
Tutşturulmuş ağaçları hayata döndürmrye çalışıyorsun.
Ya üzerime su sıçrarsa ya ıslanırsam????
geç bunları.....
Sevgiyi hayatımıza hakim kılmaya çalışıyoruz,
bu bazen yanıltıyor bizi..
Hayatımızda korkuyu hakim kılmaya çalısanları bağrımıza basacagımız
anlamınada gelmiyor bu durum.
Sevmesinide bileceksin ,elinin tersiyle itmesinide.
Erkeksen erkeklik adına hanzonun teki olmayacaksın.
Dişi krakterlerin renklerini de barındıracaksın üzerinde.
Kadınsan ,dişilik adına çıtkırıldım hanımefendinin tekide olmayacaksın
erkek renklerin delikanlı renklerinide barındıracaksın üzerinde.
Senden iyi seven olmayacak .
Yeri geldiğinde senden iyi çifte atanınıda olmayacak..
DİKKATLİ OLACAKLAR KONU SEN OLDUĞUNDA..
Çok iyidir ama terside çok kötüdür diyecekler.
Devrimci olmak isteyen herkeste biraz kedilik olmalıdır..
Esnek ,sevgi dolu, dertsiz,tasasız belki uyuşuk ama yeri geldiğnde
olabildiğince tırmalayıcı....
Bir arkadaşımın hayvan dükkanı vardı .
bir keresinde köpekbaliğı yavrusu görmüştüm akvaryumunda
hayvancıkları izledim muhtesemlerdi.
Özgürlüğüne çok düşkün bir hayvanmış köpek baliğı.
Bir sonraki gidişimde köpekbalığı nerede dedim?

Gece intihar ettiğini söyledi,
akvaryumun kapağından kendini dışarı atmayı basarmış.
Belli ki bunu dnize ulaşmak için yapmış..
Kilitli ve sahilden çok uzak bir dükkanın içinde.
Ama en azından denemiş,
ve kendini gerçekleştirmek yolunda can vermiş..
bence o bir sehit
Herkes biraz köpekbalığı olmalı şu hayatta
aynı onun gibi
bunlar akvaryumda beslenmeye gelmiyor dedirtmeli..
Akvaryumlar japon balıklarına bırakılmalı
ŞU KURULU DÜZEN HAPİSAHANESİNDEN KAÇMANIN BİR YOLUNU BULMALI İNSAN.
Kaçabildiği kadar uzaga gitmeli,
hiç bir sey yapamıyorsan evinin seklini degiştir.
İşe farklı yoldangit,
dolmuşla gidiyorsan minibüse bin.
Minübüsle gidiyorsan otobüsü dene..
Duvarın rengini değiştir
okudugun gazeteyi değiştir..
Hatta hiç okumamayı başka kanalllarla hayatı gözlemeyi dene
birşeyler yap hayatın sabit birşey olmadığını göster kendine.
Belki o zaman devrim yapman çok kolay olacak
DÜNYA DÖNÜYORSA SEN NİYE DURUYORSUN?

Burak Özdemir Tanrının dogumgünü kitabından alıntı yaptım.

27 Ocak 2010 Çarşamba

MERAKLISINA....

Cin Feng sui Burclari :



Birkac dakikanizi ayirin ve ne oldugunu gorun.


Cevaplarinizi bir kagida yazin ve burcunuzu
asagida okuyun.

1 - Favori renginiz hangisi : Kirmizi - Siyah - Mavi - Yesil - Sari

2 - Dogum isminizin ilk harfi ?

3 - Dogdugunuz ay?

4 - Hangisin daha cok seversiniz? Siyah mi Beyaz mi

5 - Sizinle ayni cinsiyette birinin adi?

6 - Favori sayiniz?

7 - Hangisin daha cok seversiniz? Kaliforniya - Florida ?

8 - Gol mu seversiniz Okyanus mu?



Tum sorunlara cevap verince asagiya bakin.
Kopya cekmeyin.





1 - Eger sectiginiz renk;
Kirmizi : Alarm durumundasiniz (acik/ uyanik) ve hayatiniz sevgiyle dolu
Siyah : Kapali ve agresif birisiniz
Yesil : Ruhunuz huzurlu ve rahatsiniz.
Mavi : Spontane, ask opucukleri ve sevkatli biriniz
Sari : Mutlu bir insansiniz.. Kotu modda olanlara iyi tavsiyeler veriyorsunuz.

2 - Eger bas harfiniz;
A-K Hayatinizda bolca sevgi ve dostluk var
L-R Hayatinizi maksimumda yasamaya calisiyorsunuz, yakinda
hayatiniz yeniden yeserecek.
S-Z Baskalarina yardim etmeyi seviyorsunuz. . Geleceginiz guzel
gorunuyor.


3 - Eger dogdugunuz ay;
Ocak - Subat - Mart : Yil sizin icin guzel gececek. Hic ummadiginiz
birine asIk olacaginizi kesfedeceksiniz.
Nisan - Mayis - Haziran :Sonsuza kadar devam edecek bir sevgi
iliskisine sahip olacaksiniz
Temmuz - Agustos - Eylul :Cok guzel bir yil yasayacaksiniz
ve hayatinizda koklu degisimlere sebep olacak deneyimler yasayacaksiniz.
Ekim - Kasim - Aralik : Ask hayatiniz muhtesem olcak, ruh esinizi
bulacaksiniz.


4 - Eger sectiginiz
Siyah : Hayatiniz bambaska bir yone dogru hareket edecek.Sizin icin en
iyi sey bu olacak ve bu degisimden memnun olacaksiniz.
Beyaz : Sizi tamamlayan ve sizin icin herseyi yapabilecek dostlara
sahipsiniz ama bunun farkina varmayabilirsiniz.

5 - Bu kisi sizin en iyi dostunuz.


6 - Bu sayi hayatinizda sahip oldugunuz en yakin arkadaslarinizin
sayisini gosteriyor.


7 - Eger sectiginiz;
Kaliforniya : Macera seviyorsunuz
Florida : Yan gel yat bir tipsiniz. (uyusuk)


8 - Eger sectiginiz;
Gol : Sizin arkadaslarina, sevgilisine tamamen baglilik gosteren birisiniz.
Okyanus : Spontane ve insanlari mutlu etmeyi seven birisiniz.

YÜK VE YOL

Hamalsan iki şey önemli oluyor senin için:

Yük ve yol...

Ancak sırtına aldığın yükle bu mesafeyi aşabilirsen,
ücret mevzu bahis oluyor. Aksi olursa, cereme çekiyorsun!
Bunu düşünüyordum. Yanımdaki hamalla yola çıktık.
İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı..
Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği...
Diyordum ki içimden "Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları, yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!.."
Nitekim, çok geçmeden dedi ki: "Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!. ..
"Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!. .
"Sözüme aldırmadı. Durdu. Çöktü.

Salarken yükünün ipini "Sen de dinlen hadi" dedi.
Benim canım sıkılmıştı bu işe.Genç olduğumu,
ondan kuvvetli olduğumu, bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum.
O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum. Bir saat kadar sonra yine durdu,oturdu, dinlendi. Ben kızgınlıkla dolandım etrafında...
"Yükünü indirip sen de dinlen", demesine aldırmadım,ona daha çok kızdım...
Sonra yine durdu.
Bana da "dinlenmemi" söyledi yine ama dinlenmedim. Yarım saat sonra "dinlenelim mi" diye sordu, aksi aksi başımı salladım...
Kaçıncı molasıydı hatırlamıyorum, birden bire dizlerimin bağı çözüldü.
Kafamın içinde uçuşan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldım.
Kayış kolumdan çıktı, sırtımdaki bavullar kaydı. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedim.
Uyumuştum da uyandım mı, yoksa bayılmıştım da ayıldım mı anlamadım....
Baktım kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarımı da bağlamıştı.
Küçük tasına birazcık su koyup dudağıma dayadı, içtim.
Sonra koluma girerek; "Hadi kalk, dedi. Bana yaslan.
Ağır ağır gider ve bir süre sonra gene dinleniriz."
Dediğini yaptım. Omzundan güç aldım, ama asıl anlattıkları iyi geldi bana.
"Ben yılların hamalıyım, dedi.
Nice pehlivan yapılı adamlar gördüm.
Çoğu, dinlenmek istemediklerinden yükleriyle birlikte kendilerini de toprağa serdi sonunda...
Yolda gördüğümüz saçılmış kuru kemiklerin çoğu, anlattığım bu insanlara ait...
Halbuki bir yükü "taşımak" bizim işimiz, "altında ezilmek" değil!..
Unutma ki bir yük taşıdıkça ağırlaşır.
Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun! Belki günün birinde hamallığın şekli değişir. Belki o günleri ben göremem.
Ama sen kavuşursan o zamanlara, aman ha, kafanın içinde de sakın yük taşıma...
Akşamları bırak ve hafifle... Sabah dinlenmiş olarak yeniden tekrar taşırsın yükünü. Bizim işimiz, bugünü yarına taşımak, bugünün altında yok olmak değil. Çünkü , yarınlarda bizi bekleyenler var, taşıdıklarımızı bekleyenler var...

Gerçek şu ki, hepimiz şu hayatın hamallarıyız.. Yüklerimizi en doğru şekilde taşımak ve hayatın altında ezilmemek dileklerimle. ..

sedatttt:)))

- İyi ki düğünümüzü Belçika'da yapalım demişsin Goncagül
- Güzel oldu, değil mi Muhittin?
- Evet canım, herkes dışarıda evleniyor, bizim neyimiz eksik?
- Beni kırmadığın için teşekkür ederim.
- Sen istersin de ben yapmam mı bitanem?
- Muhittin, sana geçmişimle ilgili bir sey anlatmak istiyorum.
- Once duvağını çözseydik Goncagül'üm.
- Çözeriz, dur bi... Çok önemli bu...
- Ee, ama sırası mi simdi? Neyse, anlat bari....
- Ben küçükken tecavüze uğradım.
- Çok üzüldüm bebeğim. Ama şu an kendini iyi hissediyorsan önemli değil.
- Şimdi iyiyim de bunları bilmen lazım.
- Yakınlarından biri tarafından mı?...
- Yok... Bi bakkal vardı bizim mahallede...
- Bakkal mı?
- Evet... Elma şekeri satıyordu, güzel çikolatalar filan.
- Eee?
- İşte, bi gün bana, Sedat depoya gelsene dedi.
- Sedat kim?
- Anlatacağım bi tanem, sakin ol biraz...

20 Ocak 2010 Çarşamba

TARİHİ BİLGİ:)

Ingiltere tarihinin en kanli ve dramatik zamanlarindan biri kral VIII. Henri zamanidir...
Veba, katliam,savaslar, uzak diyarlarda somurgelere
gidenler, orada kaybedilenler ve buna benzer sebeplerle ülkenin nüfusu
neredeyse yari yariya dusmus, Kral ulkesinin geleceginden ciddi bir
bicimde endiselenmeye baslamistir.
Ama yaptirdigi arastirmalar
sonucunda ulke hapisanelerinde cok sayida serseri, hirsiz katil vs. ve
cok sayida fahise oldugunu tesbit etmis ve nufus artisini
saglayabilmek amaciyla kral kontrol|nde hapisanelerde ciftlesmeler
organize etmistir.
Dunyaya getirilen cocuklari da Ingiliz Kraliyeti,
yetistirme ve topluma katma isini ustlenmistir.
Bu nufus arttirma islemine "Fornication Under Control of the King" yani "Kral
kontrolünde zina" denmis ve FUCK olarak kisaltilmistir.
Bu Fuck islemleriyle Ingiltere nufusu 10 yil icersinde 2 ye
katlanmistir.
"Fuck" kelimesi de ingilizceye buradan girmistir.
.

Buradan bizim anladigimiz kadarıyla, Ingiliz halkinin yarisi, ???????????:))))

17 Ocak 2010 Pazar

ÖLÜM

Taş olarak ölmüştüm,bitki oldum.
Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan olarak öldüm ,
ve o zaman insan oldum.
Öyleyse ölümden korkmak niye?
Hiç bir sefer kötüye dönüştüğm oldu mu?
Ya da alçaldığımı gördün mü?
Bir gün insan olarak ölüp,
ışıktan bir yaratık,
rüyaların meleği olacağım.
Fakat yolum devam edecek,
ve Allahtan başka her şey kaybolacak.
Hiç kimsenin görüp duymadığı bir şey olacağım.
Yıldızın üstünde bir yıldız olup,
doğum ve ölümün üzerinde parlayacağım........

MEVLANA.

16 Ocak 2010 Cumartesi



Temelin babası çok zengin Temele fabrika açıyor .
Temel işletemiyor ve
her fabrikayı iflas ettiriyor bir gün babası
Temele demişki: sana son
bir fabrika daha açarım.

daha açmam Temel tamam demiş ve babası
salam fabrikası açmiş ,babası Temeli makinanın başına getirmiş
anlatıyor
Temele buraya eti koyacaksın diğer taraftan salam çıkacak
Temel de sormuş baba buraya salam koysak diğer taraftan öküz çıkarmı?
babası da: olum o teknoloji sadece ananda var

14 Ocak 2010 Perşembe

romantizm ve gerçek :)



Şişirip yelkenleri, açılma vaktin gelmiştir denize.
Bilirsin ki ne fırtınalar, ne deli dalgalar beklemektedir seni. Korkarsın, terk edemezsin limanı, bir köşesine sığınırsın.
Kabullenmesen de artık aşk bitmiştir,

İşte son bu...

İçin hep hüzün doludur, bir türlü kabullenemezsin bittiğini.

Yinede umudun yeşildir,

İşte hayal bu...

Gururlusundur, istenmediğin yerde durmazsın.
An olur ki ne olur bitmesin dersin.
Bu sözlerin dudaklarından nasıl çıktığına kendin bile inanamazsın.


İşte acı bu...

Ondaki sıcaklığı kimsede bulamayacağını düşünürsün.

Kahredip başını eğersin önüne.
İşte hüzün bu...

Nefes alamaz hale gelirsin, daralır için.
Bir kaç saatlik derin bir uykuya hasretsindir.

Atarsın gecenin kollarına kendini,

İşte huzur bu...

Ondan gelecek tek bir haberi umutsuzca beklersin Bir de beklemek ölüm gibi gelir insana böyle zamanlarda.
Aslında ölüm fikride garip değildir artık sana. Geri dönerse diye ölemezsin bile,

İşte sabır bu...

Hayat devam ediyordur ama her şey yarımdır, hep bir yanın eksik.


İşte aşk bu...

Boşver, hep aynı masaL. “Hayat ve Ben” işte hepsi bu kadar…
geriside hikayedir ilizyondur arkadaşlar:)

Alıntı


Bir oyundur hayat.
Ustaca oynanması gereken bir zeka oyunu.
Zıtlıklarla dolu eşsiz bir serüven...
Siyahın beyazı, iyinin kötüsü, çoğun azı, sevincin hüznü...
Ve dengeler...
Korumak zorunda olduğumuz dengeler.

Tek başına oynanmaz hiç bir oyun.
Ve her oyunun bir kuralı, bir kazananı, bir de kaybedeni...

Hayatımız başarılarla, yenilgilerle, fırtınalarla doludur. Sonsuza dek sürmez fırtınalar.
Yeni başlangıçlar daima vardır. Yenilmek hayata küsmek değil, yeniden başlamak olmalı.

Hayatı en iyi yansıtan oyunlardan biridir satranç. Zorluklar, iniş ve çıkışlar, ayakta kalmak için verilen mücadeleler. Satranç gibi oynuyoruz hayatı.

Farklı insan karakterlerini çağrıştırır satranç taşları bende, hareketlerine göre.

Kale: Gururlu, sözünün eri, güvenilir, dost canlısı, çalışkan.

At: Samimi olmayan, her zaman kolay yolu seçen.

Fil: Sürekli zikzaklar çizen, istikrar sağlayamayan.

Vezir: Her ortamda işini halledebilen, fikir üreten, aklını iyi kullanan.

Piyon: Diğer insanların işlerini kolaylaştıran, fedakâr, cesur.

Şah: Sürekli temkinli hareket eden, kontrolü elinden bırakmayan, güçlü.

Toplum içinde bir yer, bir kimlik arayan insanların hayatta kalma mücadelesi, satranç oyunu.
Farklı fikirlerin, stratejilerin karşılaşması.

Satranç taşlarının birbiri ile olan ilişkisi insanların ilişkileriyle bağlantılıdır. Taşların kendi başına hareketi yeterli değildir. Bütün halinde, bir amaç doğrultusundaki hareketleri söz konusudur. İnsanlar için de böyledir.

Hayat değişmeye devam ediyor, inanılmaz bir dinamizim içinde.
Siz satrancın en çok hangi taşlarında oynuyorsunuz hayatı?



"Kusur ßenim imzamdır. ßir ismim olduğu sürece ßir kusurum da olacak ve olmalı."

10 Ocak 2010 Pazar

Balkonun altına kapamışlar hint horozunu
Önüne de bir kara tel çekmişler
Dünya yüzü görmesin diye…
Yine de herkesten önce ötüyor sabahları…
Erken öten horozu… sözü bir yerlerden
kulağına çalınmış olmalı…

CAN YÜCEL

7 Ocak 2010 Perşembe

YORUMSUZZZ!!!!!!!


İnsan bazen sahit olduğu olaylara inanamıyor!
istanbulun mutena sayılan bir semtinde yaşadım bu olayı görgü tanığı bendeniz,başkalarıda var muhakkak.....
Markete uğramak için arabamı parkedip indiğimde ,
yerde uçuşan bir sürü kağıt parçası dikkatimi çekti.
Bu ne olaki diye bir tanesini egilip aldım ve arkadaşlar
bilgisayardan çıkartılıp yüzlerce adet uçusan o kağıt
parçalarında yazanı aynen aktarıyorum takdir sizin.


bilmemne(yazmayacagım burda apt adını üzgünüm) apartmanı d.8 E.......T......nin
kızı A........ para karsılıgı erkeklerle birlikte olmaktadır.

BİR DOST

ben isimleri burda yazmak istemedim.
Ve sizi temin ederim film sahnesi degil gerçek,
bir an şok oldum ve bunu her kim yaptıysa herhalde
insanın alçalabilecegi son nokta olmalı diye düşündüm.
ve tahmin edersiniz ki biiiipppppp lenecek bir çok kelime savurdum
ve bahsedilen apt marketin 2 bina aşagısıydı..

6 Ocak 2010 Çarşamba

olur mu?


bu gördügünüz resim mail olarak geldi,
başlığıda erkekler bilgisayardan önce kızlara nasıl çıkma teklif ederdi ..
bu da bana paylaşma istegi verdi,
eminim içinizden yok canım bu da olmaz yada argo tabirle(dumur oldunuz)
ama inanın oluyor ve benim başıma gelmişti malesef bu resim bana
o unuttuğum garip ötesi olayı anımsattı,gerçi şimdi komik geliyor.:)

hangisi acaba????

Arkadaşımı beklerken boş masa bulamamış bir amca, benim masama oturdu. Sohbet etmeyi çok sevdiği anlaşılıyordu. O konuşuyor ben yorum yapıyordum. Emekli öğretmenmiş.
Anılarını anlattı...
Sonra gözümün içine bakarak:

- kizim sevmek mi istersin sevilmek mi? dedi.
Ne cevap vereceğimi bilemedim.
- İkisini istesem çok şey mi istemiş olurum?
- İkisi sunulmadı. Sana sadece birini seçme hakkı veriliyor.
Düşünüyorum düşünüyorum cevapsızım. Sevilmek, evet çok güzel. Sen sevmedikten sonra o seni sevse ne olur?
Ya sevmek? Eğer karşındakinin seni sevmediğini anlarsan, o da acı verir.
Ben karşımdakinin beni sevmediğini öğrendiğimdeki acıyı tatmak pahasına da olsa sevmeyi seçtim.

- Evet, cevabım SEVMEK. Bu sorunun cevabını siz de verecek misiniz?

- Tabi kii kizim . Bundan 35 yıl önce çok yakışıklıydım, bakma şimdi yaşlandım. Hep sevildim. Sonunda beni seven, ilerde seveceğimi düşündüğüm biri ile evlendim. Ömrümün yarıdan fazlasını bir gün severim ümidiyle geçirdim. Eşim beni çok sevdi. Bir gün bile saygıda kusur etmedi. Onu sevmediğimi hissetmesin diye çok uğraştım. Geçen gün karımı toprağa verdik. Ölmeden önceki son konuşmamızda bana "Sana çok teşekkür ederim, beni bu hayatta mutlu ettin, anne olmamı sağladın, beni bilerek hiç üzmedin. Senin beni sevmeni sağlayamadım ama seni çok sevdim" dedi.
Meğer anlamış onu sevmediğimi, aslında sevemediğimi.

- Peki hiç aşık olmadınız mı?
- Oldum elbette
- Peki niye onunla evlenmediniz?
- Çünkü o başkasını seviyordu. Ona söyleyemedim. Onun için kızlarla hep gönül eğlendirdim. Olmadı, ondan başkasını sevemedim.

- Ne mutlu size ki sizi çok seven biri ile evlenmişsiniz.
- Evet kizim, haklısın ama ben SEVİLMEK şıkkını seçtiğim için olmadı. İstemeden ona da hakketiği mutluluğu yaşatamadım. Sevilmeye doydum ama sevmeye
hala açım...

Peki ya sizler bu soruya nasil cevap verirdiniz

fuzuliye sormuşlar sevmek mi istersin, sevilmek mi ..??
o da sevmek çünkü sevildiğinden hiç bir zaman emin olamazsın diye yanıtlamış.