28 Haziran 2010 Pazartesi

Gayret

Kapalı kapılar var hayatımızda..

Nicedir açmadığımız, bilerek kapattığımız, üstüne kör bir kilit
vurduğumuz kapılar..

Bazen açmaya korktuğumuz, bazen ardındakilerle yüzleşmekten
çekindiğimiz kapılar..

Eski bir dostluk bazen, eskiden yapıp ettiklerimiz bazen..

Eski "biz", eskimeyen izlerimiz..

Kapıların ardında kalan..Hayatımızdan uzak durmasını istediklerimiz.

Cesaretimizdir bu bazen, bazen yenilgimiz..Bazen hayretimiz, bazen isteklerimiz.

Ne çok kapıyı kapattık dostlar, ne çok kapı kapandı yüzümüze.

Nasıl kapılar açıldı, kapattıklarımızın yerine?...

Masumiyeti, insafı kapatan insanlar gördüm, üzerlerine kör bir kilit
taktıklarını..Anahtarlarını da dipsiz kuyuya attıklarını..

Nice erdemin üzerine kapatılan kapıların yerine, ardına kadar zevk-ü
sefanın ışıltılı kapılarının açıldığına şahit oldu bu yeryüzü..

Kendisini sevenlerin üzerine kapılar çarptı yeryüzünde kimileri..

Kimileri kendini gelip geçici "dünya"ya kapattı..

Dünya, sadece kendisi için yaşayanlara en büyük kapalı kapı oldu.



Kapattık bazı kapıları dostlar...kör bir kilit vurduk üzerlerine..

Şimdi açılırlar mı yeniden, en tılsımlı sözleri söylesek?..

Yahut yeni kapılar açsak, kaybettiklerimizin peşine düşsek..

Kör kilitli kapıları açmak gerek dostlar..Biraz cesaret gerek belki..

Gerçeklerle yüzleşmeye cesaret, gerçekleri kabullenmeye cesaret..

Ve gayret ve gayret...

Alıntı

Hiç yorum yok: