25 Şubat 2010 Perşembe

Nirvana bu olsa gerek!

Allah aşıklarından biri çadırında misafiriyle söhbet ediyormuş,içeri
hizmetkarı girmiş:
Felaket ya seyid! kırk deveniz sele gitti.
Seyyidin yüzünde tek kıl oynamamış,sadece dönmüş kalbine bakmış,
sonra sağ elini göğsüne koyarak:
Hamdolsun diye mırıldanmış.
Konuğuna dönüp hiçbirsey olmamış gibi konuşmaya devam etmiş.
Biraz sonra çadıra başka bir hizmetkar girmiş:
Müjdeler olsun ya Seyyid:
Kırk dişi keçiniz kırk yavru doğurdu. demiş.
Adamın yüzünde yine tek kıl oynamamış,aynı şekilde elini göğsüne
koyup hamdolsun .Demiş.
Konuk çok şasırmış bu davranışa
Ya seyyid:
Az evvel bir felaket haberi aldın,üzülmedin,hamdolsun deyip geçtin.
Ardından müjde aldın,sevinmedin, hamdolsun deyip geçtin.
Bana davranışını açıklarmısın?
Bir yaz sabahı gibi aydınlanmış Seyyid in yüzü:
kötü haber geldiğinde,kaygılandım hemen gönlüme baktım,bir üzüntü
bir kararma var mı?diye.
Yoktu şükrettim, iyi haber geldiğnde yine kaygılandım gönlüme baktım
bir taşkınlık var mı? diye. Görmedim. hamdolsun dedim.
Deve ,keçi ,mal ,mülk gelir gider dostum,ama
gönlün birkez karardı mı ya da kabardı mı bir daha onu eski haline
zor getirirsin.

bu hikaye Ahmet Ümit Bab-ı Esrarda geçiyor ,paylaşmak istedim.
Olan herşey ,hayatın aldığı her biçim kısa ömürlü bir doğaya sahiptir.
Nesneler,vucutlar,olaylar,durumlar,düşünceler,duygular,arzular,tutkular,kişiler,egolar
,korkular,vs .vs..
hepsi gelip çok önemliymiş gibi yapıp siz daha ne olduğunu anlamadan ortadan
kaybolarak geldikleri hiçliğe geri dönerler,acaba hiç gerçek oldularmı ki?
Mevlana nın da dediği gibi herşey değişime tabi....sonrası ? iyilik güzellik
dostlar bunları buldunuz mu keyfini çıkarın..Çünkü mutlaka o da gidicidir..
Esen kalın.

Hiç yorum yok: